Yaşam inişli-yokuşlu bir serüvendir. İnsanoğlu düşe-kalkasürdürür bu yolculuğu. Zaman olur, açılır önü, artar dizlerinin dermanı.Koştukça açılır, açıldıkça güç toplar, sürdürür koşuyu. Doyumsuzluktan alırenerjisini. Bilmez insan elindekiyle yetinmesini. Zaman içinde ataklar artar,riskler çoğalır. Gün gelir yokuşlar, bayırlar daha da sivrilir. Bu engelleriaşmak kolay olmaz. Umutlar zayıflar, beklentiler körelir. Koşucu yeni etaplarıaşmakta zorlanır.

      İşintabiatında “Payas’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmakta var.” Atasözününiçeriğine uygun bunalımda bulur kişi kendini. Koşucu yorgun ve de bitkindirartık. Yeni çıkışlar arar, kendince kendine. Ya da savaşım gücünü yitirir;  küser yaşama. Ancak umutları diri tutmak davar.“Ya sabır dercesine. Ya da Allah’tan umut kesilmez.” İnancında teselli vegüven arar kendince. Böylece zamanın otamasına bırakır, kişi kendini; iyimserbir beklentiye tutunmak umudu, onu yitirmekten çok daha iyidir. İnsanın yaşıyorolması bile umut kapısını açık tutması için yeterli bir neden olmalı elbette.Olumlu bakış, umudu diri tutmak yaşamın önünü açan önemli bir değerdir, bence.

   Yaşam kimi zamanrastlantılarda bulur kendini. Kimi zaman da perde arkası güçlerleyönlendirilir. Ya da bize sunulan fırsatların desteğinde yol alır. Yaşamdabaşarı, salt kişinin kendi isteğinde mi yoksa bulunduğu ortam ve olanaklarla mışekillenir? Dediğim de olur, kimi zaman. Gelin buna doğarken şanslı doğmakdiyelim, isterseniz. Kuşkusuz doğarken şanslı doğmak başarının tek şartı değildir.Onu belli amaçlarda doğru kullanmasını bilmediğiniz zaman hiçbir işe yaramaz.Bu yüzden ki yıllar önceki kendi hayatımı sorguladığım olur:

    Kırsaldadoğmuşum. Kırsalın sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik olanakları oldukçasınırlıdır, bilirsiniz. Yaşam adeta merdivensiz duvara tırmanmaya benzer.Tırnaklarınızla tutunursunuz. Düşer, kalkar yeniden tırmanmaya çalışırsınız.Pes etmek mi? Asla… Başka bir şansınız yok ki…   

  Sahi işi olurunabırakmak, sabrın beklentilere kapı aralaması anlamına mı geliyor? Eğer öyleyseumudu zamana takmak insanın moral damarlarını besleyip rahatlatıyor, olmalı.Burada inanmak önemli bir olgudur. “Mevla neylerse güzel eyler.” İnançtabanında insan panikten kurtulur. Yeniden hayata tutunur, yaşama gücü toplar.,herhalde. O güç ki “sabrın sonu selâmettir” umudunu da besler; rahatlatırinsanı değil mi? Ne demiş atalar: “Ahmak çabalar, iş olacağına varır.” Ya da “Sen evme, iş evsin.”

    Her nesneninbir güzelliği, her güzelliğin bir hayrı vardır, beklemesini bilene. En olumsuzdurumlarda bile işi, zamanın akışına bırakmanın yararına inananlardanım. Rintçede olsa… Zamanı ve şartları zorlama yerine, zamanın otayıcı gücüne inanmanıngerektiği, düşüncesindeyim. Umudu yitirmektense…

    Yaşamın bizegülmesi için önce bizim ona güvenimizi diri tutmamız gerekmez mi? Hayatıninişleri de yokuşları da bizim içindir. Her koşulda yaşam devam eder. YüceYaradan, her şarta uyum sağlayacak, direnç gösterecek, çözüm üretecek niteliktedonatmış, insanoğlunu… Yeter ki insanoğlu, kendi fıtratının olumlu yanlarıylatutunsun, hayata… Yaşamı yaşanılır hale getirmek, çevremizle paylaşıma açmak,içini yararlı değerlerle doldurmak, ona anlam, kendimize değer katar demeyeçalışıyorum.