Her Başarının arkasında bir kadın var diyeceğimi sanıyorsunuz lakin bu seferki konumuz kadın değil, Evre yani öykü…
Biz insanoğlu ne kadar da kolay yoldan başarıya erişmeye çalışıyoruz.
Hedef olarak, rota olarak belirlediğimiz şeydir Başarı…
Bana sorarsanız insan hayatı da yürümeyi öğrenme süreci ile eşdeğer konumda.
İlk olarak sürünme, sonrasında emekleme, arkasından yürüme ve en nihayetinde koşma.
Siz hiç doğar doğmaz koşabilen biriyle karşılaştınız mı?
Cevapları duyar gibiyim.
Sanırım bu durum imkansız.
Gelin bunu başarıya uyarlayalım.
Harfleri bilmeden aslında bu cümleleri yazabilmek veya okuyabilmek imkansız olsa gerek.
Hiçbir şirket ceo’su on sekiz yaşında değil.
Hiçbir doktor da yirmi yaşında değil.
Tüm bunlar bir donanım gerektirir.
Tümelden tikele değil, tikelden tümele ulaşmak zorundayız.
Başarının adımlarını ilk olarak ailede atarız.
Kahramanmaraş Anadolu’nun Kültür kenti.
Burada Başarı ise imkansızın altında yok denecek kadar az.
Başkalarının yaşam tecrübelerinden yola çıkarak kendi hayatlarına not verenlere de kızıyorum.
X kişisi, x bölümünden mezun olmuş; ‘Sakın ha, bu bölümü okumayın.’ diye naralar atıyor.
Sorsanız aslında bölüm hakkında hiçbir bilgisi yok.
Ne iş sahasına hakim ne alanıyla ilgili bir çalışmaya dahil olmuş.
Hani üniversiteyi bitirdim artık, tüm iş yerleri bana kapısını açsın diye düşünenler var ya, karşılıksız bir beklentiden ibaret yalnızca.
Artık sadece üniversite okumak yetmiyor.
Birileri bir şeylerden sürekli yakınıyor.
Çalışan iş bulamadığından yakınıyor, işveren ise kalifiye eleman olmayışından.
Peki bu kalifiye eleman nasıl yetişiyor?
En başa dönüyoruz; doğru meslek seçerek.
Reddedilemez bir gerçek var ki, doğru meslek seçen kişiler daha başarılı oluyor.
İşini gerçekten sevenler bunu yaşam biçimi haline getiriyor.
İşini özümseyen insanlar da başarıya daha çabuk ulaşabiliyor çünkü; büyük bir arzuyla araştırıyor ve çabalıyor.
Her insan her işi yapamaz, ama her insan neye yatkın olduğunu keşfedebilir.
Kısacası Başarının da bir evresi vardır.
Bilmem Anlatabildim mi?