İbadet, kulluktur. Allah’a karşı kulluk görevini yerine getirmektir. İbadet. Yüce Allah’ı razı etmek için yapılan her türlü iş ve aranışlardır. İnsanların yaratılış gayesi Allah’a kulluktur, ibadet etmektir. Ayet-i kerimeler de ; “Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”(En’âm,6/162) “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”(Zâriyat,51/56) EZAN-I ŞERİFİN SIR VE HİKMETLERİ Dört defa Allahü Ekber  : Allah’ın azamet ve yüceliğini, en büyük Allah olduğunu. Allahü Ekber demekle, insanlara masivanın bataklığına saplanmaması gerektiğini, dünya sevgisine aldanmamasını, Allah’ın her şeyden daha büyük ve daha önemli olduğunu, Yüce Allah’ın manevi huzuruna buyur edilmesi ve nefsi muhasebeye çekerek, kendinize geliniz  ifade ettiğini ve O’ndan başka her şeyin geçici ve fani olduğu ifade edilmektedir. Hayyalelselat :Buyurun namaza gelin, her şeyi bırakın namaza gelin Hayyalelfelah : Namaza gelenin kurtulacağını, namazın semeresi olan felaha davet ettiğini, dünya ve ahiret kurtuluşunun bu ibadete bağlı olduğu ifade edilmektedir. Lâilahe illallah  :Allah’ın birlik ve vahdaniyeti tek bir cümle ile ilan ediliyor. Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’da  “ Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.” Demiştir. ABDEST VE GUSÜLÜN SIR VE HİKMETLERİ İslam Dini temizliğe önem vermiştir. İbadetlerden önce temizlenmeyi de ibadet saymıştır. Namaz kılmak için abdest almayı şart koşmuştur. Ayet-i kerimede ; “Ey örtünüp bürünen (Peygamber!). Kalk da uyar.. Rabbini yücelt.. Elbiseni tertemiz tut.”[1] Buyurarak, İnsanları uyarmadan sora temizlik geldiği ifade edilmektedir. Burada ki temizlik maddi ve manevi temizliktir. Peygamberimizde:” Temizlik imandan gelir.” “Temizlik imanın yarısıdır.” “ Müslüman kul abdest aldığı zaman, yüzünü yıkar, gözü ile baktığı her günah, yüzünden su ile beraber dökülür. Ellerini yıkadığı zaman, ellerinin işlediği her günah su ile beraber çıkar. Ayaklarını yıkadığı zaman, yürüyerek işlediği her günah su ile beraber çıkar. Kul, sonunda günahlardan arınmış olarak çıkar.”Buyurmuştur. İnsan vücudunun, en fazla günah işleyen uzuvları abdest alırken yıkanmaları emredilen uzuvlarıdır. Ellerin kirlenmesi, ağızdaki dil küfür, gıybet,dedikodu, boş ve manasız söz söylemek gibi birçok günahlar işlemektedir. Ağız ile haram yenir. Burun ile gayrı meşru kokuların koklanması ve gözle de harama bakmak ve kötü nazar yapılması Baş günah işlemez ama günah işleyenlere komşudur, mesuliyetlidir, onun için mest edilir. Bütün bu yıkamalarda günahlardan tövbe etmeye işaret vardır. Abdest ve gusülde üç defa yıkamak da tövbenin üç temel şartına işaret varır. Tövbenin üç temel şartı: İşlenmiş bütün günahlara pişman olmak Günahları terk etmek Bir daha aynı günahları yapmamak, işlememeye niyet ve azmetmek Namazın sır ve hikmetleri Ayet-i Kerimeler de ; “İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar.”(İbrahim,14/31) “Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et.”(Tâhâ,20/132) Peygamberimiz de ; “ Kulun, kıyamet günü amelinden hesaba çekileceği şeyin ilki namazdır. Eğer namazı iyi çıkarsa kurtulur ve umduğuna kavuşur.” Allah Resulüne amellerin en faziletlisi sorulduğunda “ vaktinde kılınan namazdır.” Buyurur. Birimize hürmetimizi, saygımızı, göstermek için bütün dikkatimizi toplar, yüzümüzü ona çevirerek ayağa kalkarız. Namazda da Allah’ın huzurundayız. Namazda Kabe’ye dönmek İslam toplumlarının birlik ve beraberlini hatırlatır. Müslümanların birliğini ve beraberliğini sağlar. Namaz, manevi dertlere şifadır, devadır. Namaz huşu içerisinde, gösterişten uzak olarak kılınmalıdır. Ayet-i kerimede; “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,. Onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.”[2] Bu ayette insanlara karşı insanlık görevini yerine getirmeyenler kınanmıştı. Allah’a karşı gerçek anlamda kulluk görevlerini yerine getirmeyenler eleştirilmektedir. Burada namaz kılmalarına rağmen kınananların olumsuz tutumlarına iki örnek sıralanmıştır: a) Namazlarının özünden uzak olmaları, b) İbadetlerinde halka gösteriş yapmaları.“(Namazlarının) özünden uzaktırlar” diye çevrilen sâhûn kelimesinin sözlük anlamı “unutanlar” olup bu bağlamda, “namazlarını vaktinde kılmayanlar” şeklinde yorumlayanlar bulunmuşsa da Taberî,  yorumunda sâhûn kelimesini, “namazı ciddiye almayanlar, başka şeylerle meşgul olmayı namaz kılmaya tercih edenler” şeklinde yorumunu belirtmiştir. Peygamberimiz de ;” Namaz dinin direğidir.”  “Namaz, mü’minin miracıdır.” Buyurmuştur. Zekat’ın sır ve hikmetleri Hadis-i Şeriflerde; Peygamberimiz ; “ Zekat İslam’ın köprüsüdür.” “Her tespih, bir sadakadır. Her tahmîd((Allah’ı hamd etmek) bir sadakadır. Her tehlîl (Kelime-i tevhid) bir sadakadır. Her tekbir bir sadakadır. İyiliği emretmek,kötülükten nehiyde bulunmak birer sadakadır.” (Buhari) “ Kötülük yapmaktan kendini tutmak  bir sadakadır.” Hz. Ebu Bekir(r.a);Zekat vermeyene harp kararı almıştır.” Vallahi namazla zekatın arasını ayıranlarla mutlaka harb edeceğim.” Demiştir. Abdullah b. Ömer’den(r.a) ,Resulüllah şöyle buyuruyor; “Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şahâdet edinceye, namazı kılıncaya, zekatı eda edinceye kadar insanlara karşı savaşmakla emrolundum. Bunları yaptılar mı canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar.” Haccın sır ve hikmetleri Peygamberimiz; “Kim ki hac eder(nefsine ve şeytana uymazsa), annesinin kendisini doğurduğu günde olduğu gibi bütün günahlarından arınmış olur.” Buyurmuştur. Oruç’un sır ve hikmetleri Oruç tutmanın bir çok maddi ve manevi faydası vardır. 1.Oruç sayesinde insan korunmuş olur. Ayet-i kerimede; “Ey müminler,sizden önceki ümmetlere olduğu gibi, günahlardan arınasınız diye, sayılı günler olarak oruç tutmak size de farz kılındı.”[3] Buyrulmuş ve Hadis-i şerifte ise,” Oruç kalkandır.” Buyrulmuştur. Kalkan, düşmandan insanı koruduğu gibi oruçta, insanı kötülükten  korur. İnsanı maddi ve manevi, kötülük ve fenalıktan korur. Bütün azaları günahlardan alıkoyar. 3.Kalbi ve aklı boş ve fuzuli düşüncelerden ve tasavvurdan men eder,alıkoyar. 4.Oruç Fakir, fukara ve yoksullara karşı  insanların şefkat ve merhamet duygularını geliştirir. İnsanı emirlere itaat etmeye, yasaklara da riayet etmeye alıştırır. Hayvani his ve nefsanî duyguları frenler. Allah’ın rızasını kazanmakla insana dünya ve ahiret mutluluğu kazandırır.