İkiyüzlü bir adam, sarığının kocaman olmasını istiyordu. Bu sayede halkın ona önem vereceğini ve toplantılarda onu başköşeye oturtacağını sanıyordu. Yani değer görmek için dış görünümünü değiştirmek istedi.

                Bunun için sarığının içine parça parça bezleri, yünleri ve derileri doldurdu. Sarığın dışı gayet güzel görünüyordu. İçi ise ikiyüzlülerin kalbi gibi rezil ve çirkindi.

                Adam bu görkemli görüntü sayesinde bir şeyler elde etmek umuduyla sabahleyin erkenden dışarı çıktı.

                O sırada hırsızın teki tenha bir sokakta, bir şeyler çalmak için bekliyordu. Bizim ikiyüzlü adam o sokağa sapınca hırsız, kaşla göz arasında adamın sarığını kaptı ve koşarak uzaklaştı.

                Adam kısa süren bir şaşkınlığın ardından gülerek hırsızın arkasından bağırdı.

                Evlat, elindekini bir aç da istersen ondan sonra götür!

                Hırsız, adamı duydu. Kaçmaya devam ederken bir taraftan da sarığı açtı. Açmasıyla da onlarca eski püskü bez parçaları yola saçıldı.

                Avucunda, ilk eline aldığında görkemli bir görünümü olan sarıktan geriye küçücük bir bez parçası kaldı.

                Hırsız elindekini yere atarak homurdandı:

                Hilekar adam, bu hileyle beni boşuna uğraştırdın, işimden gücümden ettin!

                Adam ona şöyle seslendi:

                Sana hile yaptım lakin bu konuda seni uyardım.

“İşte bu dünya da zahiren güzel görünmekle beraber kendi kusurlarını da sana söyleyip durmadadır.”

                                                                                                                                             (MESNEVİDEN ÖYKÜLER)