Ondan uzak bir gönül zî-hayat (hayat sahibi, canlı)değildir.

Her hayrın başı olan besmele ve fatiha Allah'ın (c.c.)Rahman ve Rahîm (merhamet) isimleri ile başlar. Peygamberler ve velîlerin hayathikayeleri de merhamet menkıbeleri ile doludur.

Allah'ın (c.c.) ahlakı ile ahlaklanmanın en tabiîneticelerinden biri, merhamet dolu engin bir gönle sahip olmaktır. İbadetlerin,bilhassa haccın hakîkatine böyle bir gönül ile kavuşulabileceğini Mevlana(k.s.) aşağıdaki şu hikayesi ile ifade eder:"Bir kişi hac ve umre îfasıiçin Mekke'ye doğru sür'atle gidiyordu.""Her gittiği şehirde oranınulularını araştırıyor;"- Bu beldede basîret sahibi kim var?" diyeönüne gelene soruyordu.

"Çünkü nereye sefer yaparsa yapsın, evvela Hakkdostlarını bulmanın zarureti inancı içinde idi.""HakkTeala:"Şayet bilmiyorsanız, zikir ehlinden sorunuz!" buyuruyordu.""Musa(a.s.) dahî ledünnî ilme sahib Hızır'ı (a.s.) ziyaretle emredilmişti."

"Bu kişi, hilal gibi süzgün, uzun boylu bir pîrgördü ki, onda velîlerin rûhaniyeti vardı.""Gözleri Dünya'ya âma,kalbi ise, Güneş gibiydi.""O kişi, o pîrin karşısına oturdu. Pîrona;"- Ey kişi, nereye gidiyorsun? Gurbet eşyasını nereyetaşıyorsun?" dedi""O kişi de:"- Hacca gitmek niyetindeyim;iki yüz dirhem de param var." dedi.""Pîr o kişiye dediki:"- Ey kişi! O dünyalığının bir miktarını Allah (c.c.) yolundakimuhtaçlara, garîblere, bîçarelere dağıt!

Onların gönüllerine gir ki; rûhunun ufku açılsın! İlkdefa gönlüne haccettir! Ondan sonra rakîk bir gönülle o nazik hac yolculuğunadevam et!..""Çünkü Kabe, Allah'ın (c.c.) hane-i birri, yani ziyaretifarz olan, sevabı mücib bir beyttir. Lakin insan kalbi, bir sırhazinesidir.""Kabe, Azeroğlu İbrahim'in (a.s.) binasıdır. Gönül ise,"Celîl" ve "Ekber" olan Allah'ın (c.c.) nazargâhıdır."

"Eğer sende basîret varsa, gönül Kabe'sini tavafet!.Topraktan yapılmış sandığın Kabe'nin asıl manasıgönüldür.""Cenab-ı Hakk, görünen, bilinen suret Kabe'sini tavafetmeyi, kirlilikten temizlenmiş, arınmış bir gönül Kabe'si elde edesin diyesana farz kılmıştır."

"Şunu iyi bil ki, sen Allah'ın (c.c.) nazargâhı olanbir gönlü incitir, kırarsan, Kabe'ye yaya olarak da gitsen, kazandığın sevab,gönül kırmanın günahını dengeleyemez..""Sen varını, yoğunu, malını,mülkünü ver de bir gönül yap!.. Yap da o gönül, mezarda, o kapkara gecede sanaışık versin...""Allah'ın (c.c.) huzûruna altın dolu binlerce keselergötürsen, Cenab-ı Hakk:"Bize bir şey getirmek istiyorsan, kazanılmış birgönül getir!""Çünkü altın, gümüş bizim için bir şey değildir. Eğer bizive rızamızı istiyorsan, bunun ancak bir gönül kazanmaya bağlı olduğunuunutma!.." buyurur.""Hakk'ın nûrunun insandaki tecellîsinigörmek için kalb gözün iyice açılsın!.""O kişi, pîrin bu nüktelerinikavradı. Gönlü, sohbetle, merhametin esrarından bir hisse aldı. Huzur ve vecdiçinde hac yolculuğuna devam etti."Mevlana (k.s.) bu hikayeden sonradevamla buyurur:"Sefere çıkacağın vakit, ilahî bir hazine olan insan-ıkamil olmak talebi ile çık ki, gönlünün ufku açılsın!""Her kim ekin ekerse,maksadı buğday almak olur. Saman zaten buğday ile husûlegelir.""Saman ekersen, buğday hasıl olmaz. Öyleyse sen de insan-ıkamil, rehber-i fazıl ara; onun talibi ol!""Hac vakti olunca Kabe'yiziyaret ve tavaf maksadı ile git! Bu maksatla gidersen, Mekke'nin hakîkatini görmüşolursun!.."Mevlana'nın (k.s.) hikayede haccı misal vermesi, haccın çoknazik bir ibadet olmasındandır.

Çünkü hacda, meşru olan birçok şeyler yasaklanır. Birmahşer manzarası sergilenir. Ayet-i kerîmede insanın "refesden, yanîmalayaniden, Dünya'nın boş şeylerinden korunması ihtar edilir. Bu sebeptenötürü hac yolculuğuna ruhî bir hazırlıkla çıkmalıdır."Namazın, orucunnafilesi gibi haccın da nafilesi vardır. Nafile yapılan hac ibadetleri hakkındacahilane tenkitler yapmak, Allah (c.c.) korusun ucu küfre sarkan sözlerdir.Bunlar, cehalet homurtuları olup, ibadet lezzetinden mahrumiyetin karaifadeleridirAsr-ı saadetten beri nafileler, bir îman vecdi île devam edegelmişlerdir. Heyecan ve iştiyak île yapılan nafile ibadetler kulu, Allah'a(c.c.) takarrub (yakınlaşma) tecellîsine mazhar kılar.

Ruhu derinleştirir. Merhamet ve cömertlik vasıflarıinkişaf eder. Hakk'ın gören gözü, işiten kulağı olur, yani onların görüşleri,duyuşları, düşünüşleri ve ifadeleri artık hep ilahî nurun cereyanıdır.

Bu yükselişler, nafile ibadetlere olan muhabbet vemahlûkata olan merhametle mümkündür. İmam-ı A'zam'ın 55 kere haccettiğinisöylemek bu hususta kafî ve vâfîdir.

 

 

Hadîs-i şerîfde buyurulur:"Kendisinin aç kalmasınıumursamayıp ölümüne sebep olan bir kadın cehenneme gitti. Susuzluktan soluyanbir köpeğe ayakkabısı ile su içiren günahkâr bir kadın da affedildi." HzEbûbekir (r.a.) buyurur:"Ya Rabbi! Benim vücûdumu cehennemde o kadar büyütki, başka kullarına orada yer kalmasın!.."İslam'da merhamet ufkununsonsuzluğu işte budur!Ya Rab! Merhamet, kalplerimizin tükenmez hazînesiolsun!.....

Kalın Sağlıcakla…