Bütün insanları bir ümmet kabul eden, bütün peygamberleri kabul eden, Hıristiyan ve Musevileri aynı Allah’a inanmaya davet eden evrensel bir dindir. Mekandan münezzeh olan, bir olan, yaratıklarına benzemeyen, Allah teâlâ  hakkında en doğru bilgiyi verir. Peygamberimiz ilk olarak insanca savaş usulünü ortaya koymuştur.  “Düşmanınızı yenerseniz, sakın çocukları, ihtiyarları,  kadınları öldürmeyiniz ve yiyeceğinizden başka hayvan kesmeyiniz, antlaşma yaparsanız dönmeyiniz, barışırsanız sulhu bozmayınız.”buyurmaktadır. Zengin ve fakir, amir ve memur, bilginle cahil, herkes kanun karşısında eşittir. Zorla Müslüman olunmayacağından dinde zorlama yoktur. Kimseye gücünün üstünde yük yüklenmeyerek kolaylık dini oluşudur. İslam Dini kolaylık dinidir (İslam dini kolay, yaşanılır bir dindir.) Dini hayatta birçok kolaylıklar vardır. Yüce Allah İslam Dininde insanlara güç gelecek bir şeyi emretmemiştir. Kur’an-ı Kerimde  : “Allah insana ancak gücünün yeteceği işi emreder. Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize ağır yük yükleme. Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi taşıtma.” “ Allah size kolaylık göstermek ister, zorluk çıkarmak istemez.” Buyrulmaktadır. Abdest ve boy abdesti su bulunmadığı veya yıkanılınca hastalanma tehlikesi sezilip soğuk su olduğu zaman toprakla teyemmüm edilir. Teyemmüm kolaylığı. Yolcu(seferi) olanlar isterlerse sünnetleri kılmayarak, dört rekâtlı farz namazlarını iki rekât kılarlar. Namazda ayakta duracak gücü olmayanlar namazlarını oturarak hatta yatarak kılarlar. Yolcular ve oruç tutamayacak kadar hasta olanlar, seyahatten dönünce ve iyileşince oruçlarını tutarlar. Hacca gitmeleri farz olan Müslümanların, yolda emniyetsizlik varsa yoldaki tehlikeler kalkıncaya kadar hacca gitmezler. Buda gösteriyor ki İslam Dini insanı zor durumda bırakmamaktadır. Akla son derece önem vermesi İslam Dini Akla Uygundur. Allah’ın emirleri akla yöneltilmiştir. Akıl sahiplerine hitap eder. Akıl esas olduğu için, aklı olmayanlar, yaptıklarından sorumlu tutulmamıştır. Hz. Peygambere inanmayan insanların: “ Bize mucize göster de Allah’ına inanalım. Peygamber olduğunu kabul edelim” demelerine karşı Kuran-ı Kerim de : “ Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde süzülen gemilerde,  Allah’ın gökten indirip yeri ölümden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgarları ve yerle gök arasında emre âmade duran bulutları döndürmesinde düşünen kimseler için deliller vardır.” Buyuruyor. Hz. Peygamber, sahabeler den  Muâz b. Cebel’i Yemene vali olarak gönderirken, orada neye dayanarak hükümler vereceğini sormuş :  Muâz’da Kur’an ve Hadisle deyince  “Onlarda bulamazsan ne yaparsın*”sorusuna Muâz . “Kendi aklım ve görüşümle hüküm veririm(hükmederim)” diye cevap verir. Hz. Peygamber(s.a.v) de bu cevabı uygun görmüştür. Başka dinlerde olduğu gibi İslam’da ruhban sınıfı yoktur. İlme gereken önem verilmiştir. Kur’an-ı Kerim de ve Hadis-i Şeriflerde ilme teşvik eden birçok ayetler ve hadisler vardır.  Kazanmaya gücü olmayan veya kazandığı para geçimine yetmeyen fakirlere zekât ve sadaka verilmesi ve onların korunmasını emreder.  Kadını köle olmaktan kurtararak, ona gerçek hakkını vermiştir. Temizliğe önem vermiştir. Hz. Muhammed. “ Temizlik imandan gelir” buyurmuştur. İslam, dünya ve ahiret dengesini sağlar. İslam Dini dünya ve ahiret  dengesini en iyi şekilde sağlamıştır. Kur’an-ı Kerimde : “Allah’ım! Bize dünyada iyilik, ahirette de iyilik ver” buyrulmaktadır. İslam Dini dünyaya fazla değer vererek ahreti, ahrete fazla değer vererek dünyayı ihmal etmemiştir. ahretin dünyada kazanılacağını bildirerek. “ Dünya ahretin tarlasıdır” Buyurmuştur. İslam Dini dünya ve Ahiret hayatına aynı önemi vermiştir. Hz. Peygamber(s.a.v) : “Hiç ölmeyecek gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışınız.(Hazırlıkta bulununuz) buyurmuştur. Her çağa ve bölgeye uygun olması İslam Dini her Çağa ve Bölgeye Uygundur Hz. Peygamber bütün insanların peygamberi oluşu, getirdiği esasların bütün ihtiyaçlara cevap verecek biçimde oluşu, İslam Dininin her çağa ve bölgeye uygun olduğunu gösterir. Kur’an-ı kerimde “ Ey Muhammed! Deki: Ey insanlar! Ben Allah’ın hepiniz için gönderdiği Peygamberiyim.”. “ Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara yalnız müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Fakat insanların çoğu bilmez” buyrulmaktadır. Hz. Muhammed’de “ Benden önce gelen Peygamberler yalnız kendi milletlerine gönderilirdi. Ben ise bütün insanlara Peygamber olarak gönderildim.” Buyurmaktadır. Zaman ve hayat şartları değişince insanların yeni ihtiyaçları dikkate alınarak icma, kıyas ve ictihad yoluyla çeşitli problemler çözülmektedir ve giderilmektedir. Zekâtın nisap miktarına göre verilmesi, sadaka-ı fitirin zamana göre fitre değerinin karşılığının değişmesi Bundan dolayı İslam Dini her çağa ve her yere uygun bir dindir. Sınıf farkını kaldırıp eşitliği getirmesi İslam’da Eşitlik Prensibi İslam Dini insanların gönlüne sevgi ve kardeşlik duygularını yerleştirdiğinden sınıf farkını ortadan kaldırır. Kuran-ı Kerimde “Ey insanlar!  Doğrusu biz sizleri bir erkekle, bir dişiden yarattık.”buyrulmaktadır. Hadis-i Şerifte de “İnsanlar Adem’in çocuklarıdır. Adem’i de Allah topraktan yaratmıştır.” Denilmektedir. İslamiyet insanları tıpkı tarağın dişleri ve tesbih taneleri gibi birbirine eşit saymıştır. Soy, ırk, renk ve asalet farkı gözetmemiştir. Bu hususta Hz. Muhammed(s.a.v) “ Ey insanlar! Unutmayınız ki Rabbiniz birdir. Babanız birdir. Arap’ın Arap olmayana,  beyazın siyaha, karşı hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük takvadadır.”buyurmaktadır. İslam’ın en son din oluşu Din ve vicdan hürriyetine önem vermesi Herkesi yalnız kendi günahından sorumlu tutması Hiçbir aşırılığa yer vermemesi İslam Dini insanlar arasında barış ve güvenliği sağlar İslam Dini insanlar arsında barış ve güvenliği sağlar Kelime manası sulh ve barış anlamına gelen İslâm, teslim olmak manasına da gelir. Müslüman, Allah’a teslim olan barış içerisinde yaşayan kimse demektir. Hz. Muhammed(s.a.v)  Medine’ye vardığında, orada bulunan Evs ve Hazreç (yerli Araplar) kabileleri ve Yahudiler ile Müslümanlar arasında barış yaptırdı. Diğer devletlere gönderilen mektuplarda, inançta birliğe, barış ve güvenliğe çağırıştır. Hz. Peygamberin yaptıkları savaşların hepsin müdafaa savaşı olmuştur. Sulhu bozan ve tecavüz eden müşrikler olmuştur. İslam Dini bütün inananları kardeş yaparak, barış ve güvenlik içerisinde yaşamalarını istemektedir. Bu bakımdan İslam Dini barış ve güvenlik dinidir. İslam’da emirler ve yasaklar vardır. İslam Dini insana zararlı olan kötülük ve fenalığı haram ve yasak etmiş, insana yarayacak ve faydasına olan şeyleri de hel3al ve erir etmiştir. Kur’an-ı kerim de “De ki: “Allah’ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?” De ki: “Bunlar, dünya hayatında mü’minler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür. İşte bilen bir topluluk için âyetleri, ayrı ayrı açıklıyoruz.”(A’raf,32) Haram, dinî bir terim olarak, “Açık, kesin ve bağlayıcı bir ifade ve üslûpla yapılması şer‘an yasaklanmış olan tutum ve davranış” anlamına gelir. Eğer bir işin yapılmamasını isteyen bir ifade bulunmakla birlikte, bunun anlamı yeterince açık veya kaynağı kesin değilse buna haram değil mekruh denir. Hakkında yasaklayıcı hiçbir delil bulunmayan fiiller ise mubah ve helâl kabul edilir. Diğer bir ayette ise, “De ki: “Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin işleri, günahı, haksız saldırıyı, hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.”(A’raf,33) Bu ayette, Allah’ın asıl haram kıldığı şeylerin neler olduğu özetle belirtilmektedir. Buna göre   Allah yalnızca, başta zina ve fuhuş olmak üzere, açık ve gizli kötülükleri, ahlâksızlıkları; başkalarının malına, canına, namus ve şerefine karşı saldırıyı; Allah’ın, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmayı yani aslı esası bulunmadığı apaçık ortada olduğu halde birtakım varlıkları tanrılaştırmayı ve nihayet Allah hakkında herhangi bir doğru bilgi ve delile dayanmadığı halde “Allah şunu helâl kıldı, bunu haram kıldı” gibi rasgele sözler sarf etmeyi yasaklamıştır. Hadis-i Şeriflerde ise : “Allah  Teala, Kitabında neyi helâl etmişse, işte helal odur. Neyi haram etmişse haramda odur. Neden sukût etmişse(bahsetmemişse) o da aftır. Buna göre sizde Allah’tan af ettiklerini kabul ediniz. Çünkü Allah hiçbir şeyi unutmuş değildir.” Buyurmaktadır. Ayetlerden ve Hadis-i Şeriflerden anlaşıldığı gibi bütün dini esasların gayesi, can, mal,akıl, namus ve mukaddesatları korumak ve garanti atına almaktır.   İslam Dini bu evrensel özelliğini doğuşundan zamana kadar korumuş ve korumaya devam etmektedir.