Bir türküde geçer. Daha doğrusu bir çok türküde. Gamdır, kasavettir. Pek iç açıp yüz güldürecek bir çağrışımı yoktur. Bir çok türküde geçen bu sözcük “duman”dır. Hemen iki örnek vereyim: Erzincan yöresinden bir uzun hava. Bunu Ali Ekber Çiçek’ten dinlemelisiniz: “Şu yüce dağları duman kaplamış Yine mi gurbetten kara haber var Seher vakti bu yerde kimler ağlamış Çimenler üstünde göz yaşları var Gönlümüz gamlanır böyle günlerde Önüme çekilmiş bir siyah perde Yar senin aşkınla tutuldum derde Yine mi gurbetten kara haber var” İkinci örneğimiz de kırık havadan. Yöre Gaziantep. kişi Cevdet Duygulu. İlk dörtlüğü: “Duman duman üstüne Ah dumanın ben olayım Elmalı yanakların Kurbanı ben olayım” Örnekleri çoğaltabiliriz. Kararında kalsın. Kabak tadı vermesin. Biz dönelim dumana. Duman, Oğulcuk’taki evimizin şirin kedisi. Duman’ın isim babası torunumuz Emre. Minnak, el kadar bir kedi yavrusu Duman. Kırçıl. Kırçıllığından mı geliyor dumanlığı? Bilmem. Sevimli mi sevimli... Sırnaşık. Bazen alır başını, gider. Arar buluruz. Bu yine durmaz. Tepesi atınca sırra kadem basar. Geçtiğimiz yaz Erengil geldi Maraş’tan. Eren, Şule, Emir, Emre. Ailecek. Emre, ailenin en küçüğü. Sekiz yaşlarında. Emre’nin ilk işi Duman’ı sormak oldu. Duman piyasada yok. Gittiler Eren babayla Emre.. Bunlar baba-oğul, bulmuşlar Duman’ı getirdiler. Duman’a bir ilgi. İzzet ikram... Emre, Duman’ı gözünden ırmıyor. O gün akşamı ettik. Ertesi sabah Emre uyanır uyanmaz Duman’ı aradı. Duman yok. Yine kayıplara karışmış. Emre’nin iki gözü iki çeşme. Soylusun boylusun... Yok. Emre “Duman!” diyor da başka bir şey demiyor. Eren’le çıktılar köyün içine. Duman’ı aramaya. Buldular. Dünyalar Emre’nin. Sayılı gün tez geçer. Birkaç gün sonra bunlar döndüler K.Maraş’a. Emre her telefonda sorar: -Dede! Duman ne yapıyor? Beni soruyor mu? Ben de nabza göre şerbet veririm: -Oğlum Duman seni çok özlemiş. Hep seni soruyor. Emre’nin Duman’a bu ilgisi Eren’le Emir’in dikkatinden kaçmıyor. Bazen Eren takılıyor Emre’ye: -Emre bu gün Duman aradı seni... Emre heyecanla: -Ne dedi? Ne dedi? -Ne diyecek “Miyav! Miyav!” dedi. Eren’le Emir, Emre’ye bir oyun oynadılar. Eren, ev telefonunu cebine “DUMAN” olarak kaydetti. Emir’le anlaştılar. Emir, içerden ev telefonundan arayacak. Bakalım sonunda neler olacak? Bir gün balkonda oturuyorlar. Eren, Emir’e kaş göz işaretiyle “Git içerden ara.” sinyali verdi. Emir yavaşça kalktı. Girdi içeri. Az sonra Eren’in cebi çaldı. Açtı Eren telefonu: -Alooo! Kimsiniz? Ha... Duman, sen misin? Emre, Duman’ı duyunca sıçradı yerinden: -Duman mı? Duman mı arıyor? Eren ekrandaki “DUMAN arıyor” yazısını gösterdi. Emre kaptı telefonu babasının elinden: -Alooo! Duman. Ne yapıyorsun? Emre pürdikkat dinlemede: -Miyav! Miyav! Emre anlamaya çalışıyor. Emir, buğulu bir sesle miyavlamaya devam ediyor içerden. Emre çaresiz: -Duman! Anlayamıyorum seni. Türkçe konuş! Türkçe konuş!..