Habib Karaaslan Gömürgenli Halk âşığı. Adı pek duyulmamış bir ozanımız. 1921 Gömürgen doğumlu. “Gömürgen neresi?” dediğinizi duyar gibiyim. Gömürgen Kayseri’nin Akkışla ilçesine bağlı bir köyü. Eskiden Bünyan’a bağlıydı. Akkışla ilçe olunca Akkışla’ya geçti.
Habib Karaaslan ana babasının kıymetlisiydi çocukluğunda. Çünkü kendinden önce üç tane kız doğurmuş Habib Karaaslan’ın annesi. Halbuki oğlan doğurmasını bekliyorlar. Ama bir türlü olmamış.
Babasını evlendirmeye çıkmış yakınları. “Bu kadın oğlan doğurmaz.” diye. Ne yapsın kadıncağız? Elinde mi? Dualar etmiş. Kurbanlar kestirip dağıtmış. Sadakalar vermiş. Yedi yıl sonra bir erkek çocuk doğurmuş. Adını da Habib koymuşlar.
Habib ilk şiirini 1938’de yazar. O yıl Temmuz sonlarına doğru tarladan sap getirirken “DAR YOL” denen yerde sap kağnısı devrilir. Habib kağnının altında kalır.
O sırada oradan geçen yolcular kağnıyı kaldırıp Habib’i kurtarırlar. Habib kağnı kazasını şiirle anlatır. İlk şiiridir bu. Şiirin ilk dörtlüğünü yazayım:
“Yüce dağ başında görünen kardır
Benim çekticeğim ah ile zardır
Dar Yol’un başında tehlike vardır
Susuz insanlara, kağnı çekene”
Şiiri çok beğenilir. Bu Habib’te doping etkisi yapar. Marifet iltifata tabidir kardeşim. Ankara’ya gider. Ahmet Kutsi Tecer’in maddi ve manevi desteğiyle ilk kitabını 1941’de bastırır. Kitabın adı Kavalımın Sesi’dir. Anadolu Ajansı’nda muhabir olarak çalışır. Anadolu’yu karış karış dolaşır. Hatta yurtdışı göreviyle Suriye ve Irak’ta bulunur bir süre.
Daha sonra 1945’te Der Karaaslan ve 1969’da Yurt Destanı kitapları yayınlanır. Habib Karaaslan 1973’te ömür defterini kapamıştır.
Habib Karaaslan’ın güzel bir şiiriyle noktamızı koyalım. Şiirin adı Köy Kahvesinde:
Dinleyin kardeşler sizi sayayım:
Sadık, Durdu bir masada oturur.
Dünyanın tadına nasıl doyayım,
Sevdiğimi kimler bana getirir?
Dursun, Hallo sözü gerçek sanıyor
İçerimde bir sızı var kanıyor.
Hayta, Satılmış’la tavla oynuyor.
Alo, Merden, Mürüt sözü bitirir.
Durmuş, Kırca büyüklüğün bildirdi,
Bu sevda da gayrı beni öldürdü!
Kasım, Emir dayı bizi güldürdü,
Cesim, İbo, Hamet yolu yitirir.
Mansur, Salman, Yakup’u da bilmedi.
Salih, Hamo, Cını ile gelmedi.
Abbas, Gurban bu dünyada gülmedi,
İbiş, Sungur, Bayazıt’ı götürür.
Gövşen Memiş, Battal yolu bağladı.
Sülü, Mapis gurbet elde ağladı.
Habib KARAASLAN’ı bu söz dağladı:
“Sevdiğin koynunda eli yatırır!..”