Kadına uygulanan şiddetin hiçbir geçerli sebebi yoktur, olamazda.
Bunun adı dayak olur, ağır söz olur, cinsel taciz olur hepsi kadınauygulanan şiddeti içerir. Ve bunu yapanlar kesinlikle kişilik bozukluğu,karakter zayıflığı, aile terbiyesi almamış gibi tüm maddeleri bünyesinde taşır.
Aile içi şiddet, ayrıldıktan sonra şiddet. İş yerinde şiddet,arkadaşlık isteğini kabul etmediği için şiddet. Ne demiştik yukarıda.. Hertürlü şiddetin hiçbir haklı sebebi olamaz.
Evlenmek kadar ayrılmakta, dinimizde yeri olan bir unsurdur. Hiç kimseayrılacağını düşünerek evlilik müessesesi kurmaz. Ayrılık kaçınılmaz olduğundaise, her türlü olumsuzluklara rağmen yürütmeye çalışmakta, geri kalan hayatınişkenceye dönüşmesi demektir.
Ayrılık vaki olduktan sonra da, geri dönüş için yapılan ve hattaölümlere varan şiddet uygulanmasının hiçbir lügatta adı yoktur.
Şiddetin hiçbir toplum kesimi tarafından makul karşılanması mümkün değildirve karşılanamazda. Sadece ne dediğini bilmeyen sözüm ona siyasetçiler, sırf birşeyler söylemiş olmak için çıka ortaya, sonucunun nereye varacağını hesap etmedenbir kaç lakırtı eder ve ettiği ile de kalır.
Buraya kadar her şey güzel, anlaşılmayan durum olmadığı gibi herkeste kadınaşiddet uygulanmaması hususunda hem fikir.
Lakin yanlış olan bir ye var ki; şiddet uygulayana uygulanacak cezalardır.
Kadını 19 yerinden bıçaklayanı, hapise atmak yerine , aynı şekilde 19yerinden bıçaklamak daha iyidir.
Kadını kafasına taş ile vurarak ezen birininde başını taşla vurupezmek gerekir.
Yani kısasa kısas.
Yoksa daha uzun yıllar kadına şiddete hayır nutukları dinlemeye devamederiz.