Günümüzde bir kişisel zayıflık olarak algılanan dalkavukluk, Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde çalışma yönetmeliği ve hatta fiyat tarifesi olan bir meslek sınıfıydı. Ve dalkavukların yüzüne vurmak, ona tokat atmak gibi aşağılayıcı birçok davranışın bedeli devlet tarafından belirleniyordu. “Akıllı Duygu” kitabının yazarı Frances Wilks, dalkavukluk için “birinin aşağılık duygusunun göstergesi” der ve dalkavukların kendini daha güçlü biriyle özdeşleştirerek güç kazanma arzularından bahseder.

 Dalkavukluk hakkında tarihte yer alan pek çok hikâyeye rastlamak da mümkün…Örneğin: rivayete göre Fransa’da İmparatorun böbrek sancısı tuttuğunda dalkavukları da kendilerini yere atar ve sancılanmış taklidi yaparlarmış. Peki onları nasıl tanırsınız? Yüzlerinde eksilmeyen bir gülümseme vardır. Bu gülümseme çoğunlukla sahtedir ancak çevrelerine karşı sempatik görünmek için ellerinden geleni yaparlar.

 Yöneticiyseniz size sıklıkla küçük hediyeler alır veya bir anda elinde kahve ya da çayla gelerek sizi düşündüklerini göstermeye çalışırlar. Söylediğiniz her şeyi takdir etmeyi ve size övgüler yağdırmayı çok iyi becerirler. Dikkat çekmek onların en büyük ihtiyaçlarından biri olduğundan çok konuşurlar. Cümle aralarında en sık duyacağınız kelime ise “evet, haklısınız” olacaktır.

 Dalkavuklar güç ve otorite sahibi kişilerin yanında olmayı tercih ettiklerinden kurum içinde herhangi bir konuda söz sahibi olmanız dalkavukları çekmeniz için yeterli olacaktır. Güç sizde bulunduğu sürece yanınızda sizinle her yere gelecek ve istediğiniz her işi (özel işlerinizi bile) hiç gocunmadan yapacaklardır; ta ki kurumda güç dengeleri ya da yönetim değişene kadar. Güç elinizden gittiği anda sizi bir anda terk edecek ve yeni liderlerin yanlarında yerlerini hızla alacaklardır.

 Dalkavukların en tehlikeli olanları ise çıkarları sarsıldığında size zarar vermek için ellerinden geleni ardına koymayanlardır. Dalkavukların olduğu bir yerde yöneticiyseniz bu konuda uzmanlar dalkavuklarla başa çıkmanın çok da kolay olmadığını ve iletişimde stratejik davranmanın büyük önem arz ettiğini söylüyorlar. Öncelikle bir kişinin dalkavuk olup olmadığını doğru tespit edin. Mesela bir toplantıda mantık dışı bir fikir ileri sürün ve susun. Bakın bakalım sizi kimler koşulsuz destekleyecek? Yöneticiye evet demekle onunla her zaman her konuda hem fikir olmak aynı şey değildir. Bir yöneticiyseniz, açık ve şeffaf iletişim ve dürüstlüğe verdiğiniz değeri sıklıkla vurgulayın. Karşıt fikirleri desteklediğinizi belli edin. Dalkavuklara zorlayıcı görevler verin ve performanslarını daha sık takip edin. Ekip içinde iş birliği ve takım çalışmasını destekleyin ve bireysel başarılar kadar takımın başarılarının da önemini vurgulayın. Kendi hatalarınızdan bahsedin ve kişinin öz farkındalığının iş hayatındaki önemini anlatın. Dalkavukların yaşadığı aşağılık duygusunun altındaki ihtiyacı belirleyin ve kişinin özgüveninin gelişmesi için ona koçluk yapın, sizi gereksiz yere övmeye başladığında konuyu değiştirin ve mütevaziliğin rol modeli olun… Onların çalışma arkadaşıysanız: Dalkavukların yaşadığı aşağılık duygusunun temelinde yatan ihtiyacın kendini özel ve önemli hissetme olduğunu unutmayın. Onun samimiyetsiz tavırları sizi ne denli rahatsız ederse etsin sakin kalmaya çalışın ve konuyu kişiselleştirmeyin. Hatta karşıt görüşlerini duymak için onu teşvik edin ve cesaretlendirin.

 Peki ya yöneticiniz dalkavukları seviyorsa? Öncelikle bunun o kişi için bir zafiyet olduğunu bilin ve iş hayatının bir yarış değil, uzun soluklu bir maraton olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Görüşlerinizi dürüstçe ve saygı çerçevesinde dile getirmeye devam edin. Bunu hiçbir şekilde değiştiremeyeceğiniz bir kurumda çalışıyorsanız, Kızılderililerin dediği gibi: “Değiştirebileceğiniz şeyleri değiştirin, değiştiremeyeceklerinizi kabul edin ve her ikisi arasındaki farkı bilecek kadar da sağduyulu olun.