Ülkemiz büyük bir badireyi atlatmış bulunuyor. Hamdolsun kötüler, teröristler amaçlarına ulaşamadı. Yıllardır askeriyeye ve devletin üst kademelerine militan yetiştiren terör örgütü, gücünün yeterli olduğunu gördü ki (ya da Ağustos da ki YAŞ ta temizleneceklerini anladılar) darbe girişimine girişti. Onlarda halkı koyun görüyordu. Onlar da halka kin ve nefretlerini kusuyorlardı. Örgütün lideri halka ABD’den durmadan beddualar gönderiyordu. Her bir beddua da kendileri büyük zarara uğruyordu. Ancak bu örgütün elemanları bedduaların kendilerine döndüğünü görmeyecek kadar da kördüler. Kendi uyuşturulmuş beyinlerini kullanamadıkları için abilerinin ve peygamber gördükleri liderlerinin emrinden çıkmadan onların her emrini yerine getiriyorlardı. Kendi uyuşukluklarını ve başkasının elinde olan beyinlerini görmek yerine halkı suçluyorlardı. Akıl tutulması yaşayan beyinleri ile halkı ahmak ve kandırılmış olarak görüyorlardı. Bu örgüt üyeleri yukarıdan gelen talimatla darbenin ilk saatlerinde darbeyi önemsizmiş gibi gösterme çabasına girdiler. Bunun için darbe sırasında askeri tepikleyen vatandaşlarımızı ön plana çıkarttılar. Güya masum erleri savunuyorlardı. Oysa gerçekte darbe girişimini destekliyorlardı. Başka bir yerde de halka; ‘Korkmayın! Halka bir şey olmaz!’ diyerek adeta darbeden haberdar olduklarını ve darbenin Cumhurbaşkanına karşı olduğunu duyuruyorlardı. Tank ve silahların altında öldürülen halkımızı görmeyen bu hainler, darbeci askerlere atılan tekmeleri ve yumrukları protesto ediyorlar onu ön plana çıkarıyorlardı. Başka bir komedi ise bu darbe girişimini Sayın Erdoğan’ın bizzat kendisinin gerçekleştirdiğini savunmaları idi. Yıllardır paranoya ile kendi hayal dünyasında yaşayan, abilerinin emrinin dışında başka bir düşüncesi olmayan bu örgüt üyeleri, hayal âleminde darbeyi Erdoğan’ın yaptığını iddia ediyorlardı. Yapılan bu darbeyi için için destekleyen başka bir grup ise Erdoğan düşmanları idi. Yıllardır seçimlerle deviremedikleri Erdoğan darbe ile devriliyordu. Onlarda bunun sevincini yaşıyorlardı. Erdoğan’dan kurtulsalar çok mutlu olacaklardı. Ben her zaman söylüyorum. Bir kişiye aşırı sevginiz ve düşmanlığınız sizi yanlışa itebilir. Bu darbe girişiminde de Erdoğan’ı sevmeyen bazı kimseler adeta darbe destekçiliği yaptılar hatta oh diyen körler oldu. Sosyal medya hesaplarında darbeye yönelik hiçbir olumsuz paylaşımda bulunmadılar. Bazı hainler; ağaca, ota karşı ortalığı yıkanlar maalesef darbe girişiminde ortalıkta gözükmediler. Her bir halta ses çıkaran, hemen ekranlara ve taksimde meydanlara çıkanlar inlerine girmiş darbeyi uzaktan izliyorlardı. Belki de başarılı olsun diye dua ediyorlardı. Şimdi at izinin, it izine karıştığı şu günlerde: Kim darbe sever? Kim darbe savar? Aslında karışan bir şey yok, her şey çok açık. Neden mi? Çünkü darbenin ilk saatlerine ve günlerine bakmanız yeterli. Darbenin ilk günleri ve ilk saatlerinde herkes içindeki gerçek düşünceleri ortaya koymuştu. Gerek sosyal medyada gerekse ortamlarda konuşanlar açık ve net bir şekilde darbeye destek veriyorlar ve darbenin amacına hizmet ediyorlardı. Darbe gibi çok ciddi bir girişimi hafife alarak normal bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Bende de diyorum ki; darbe günü yani 15 ve 16 Temmuz günlerinde sosyal medyalardaki hesaplar ve kişilerin görüşleri dikkatle izlensin, işte o zaman kimin darbe sever, kimin darbe savar olduğu belli olur. Burada her zaman devletin yanında olan ve bu tavrı ile de daima takdirimizi kazanan Sayın Devlet Bahçeli’yi anmadan geçemeyeceğim. Sağ olasın, var olasın. Ülkücüleri sokaktan çeken lider olarak saygı kazanan Bahçeli, darbe günü ülkücüleri tekrar sokağa döktüğü için tebrikleri ve alkışları hak ediyor.