Aşk-ı Mecnun neyse, ney neşretmede,
Kanla dolmuş yol nedir, bahsetmede.
Söyleyen dil varsa taliptir kulak,
Anca aşık, akla sırdaş oldu bak.
Dertlerimden pek uzar günler yine,
Arkadaştım ben de hicran derdine.
Geçmesinden günlerin yoktur keder,
Ey mübarek, burada sen varsın yeter.
Bir balıktan gayriler kanmış suya,
En uzun gün en nasipsiz gündü ya!
Olgunun ahvalini bilmez ki ham,
Söyle az söz, yetsin artık vesselam!
Ey oğul zincir kırıp hür ol yeter!
Bulmamıştır kimse altından değer.
Bir deniz dökmüş olursan testine,
Kısmetinden başka rızk almaz yine!
Aç gözün doymaz ki hiç göz testisi,
Hep kanaatkar sedef var incisi!
Aşkının uğrunda yırtsan gömleği,
Hırsta kalmaz bil ki gönlün isteği.
Şad olup kal! Sevdamız hoş aşkımız,
Derde derman, senle bitmiş kaygımız!
Hem azamet, kibrimiz, namusumuz;
Sensin Eflatun’u Calinus’umuz.
(13 – 24 arası)