(Ben Küçük Yangınlara Karışmam)

Murat Ağa Nasreddin Hoca’nın yaşadığı kasabanın en zenginlerinden biriymiş. Ağa hem aklı ve zekası sayesinde zengin olduğunu düşünür hem de kendisiyle her daim övünürmüş.

İşine geldiğinde Hoca’ya danışır, işine geldiğinde ise onu dinlemezmiş. Sadece cuma günleri camiye gelirmiş. Murat Ağa’nın üç katlı, kocaman bahçeli ve çok lüks bir evi varmış. Bütün altınlarını ve paralarını da evinin bahçesinde saklarmış.

Cuma günleri camiye gelip de Hoca’nın doğruluk ve dürüstlükle ilgili sözlerini dinlerken işine gelmezse:

– Hoca Efendi, sen dünya işlerine karışma! Din ve dünya işi ayrı, dermiş.

Günlerden bir gün Murat Ağa’nın evinde yangın çıkınca koşarak camiye gelmiş. O sırada herkes öğle namazından çıkıyormuş. Murat Ağa, Hoca’yı görünce:

– Hoca! Koşun, koşun… yardım edin; evim yanıyor, demiş.

Bunu duyan Nasrettin Hoca durur mu?:

           – Bana din işleri ile dünya işlerini ayırmam gerektiğini sen öğrettin. Mesela bu yangın benim asla karışmamam gereken bir dünya işi; ben küçük yangınlara karışmam, demiş.