İnsanda iyi huylar ve güzel duygular olduğu gibi sevilmeyen kötü huylar da vardır. Her şey zıttı ile bilinir. Her şeyin değeri,karşıtı ile ortaya çıkar ve bilinir. Sağlığımızın değerini, hastalanınca anlarız. Gençliğimizin değerini, yaşlanınca anlarız. Boş vaktin değerini, meşguliyet gelince anlarız. Varlığın değerini, yokluk gelince anladığımız gibi, kötü huylarla karşılaşınca iyi, güzel huyların değerini anlarız. A) Gıybet (Çekememezlik) Gıybet, bir insanın bazı kusurlarını ele alarak kötülemektir. Kişinin yüzüne karşı söylendiği takdirde hoşlanmayacağı eksiklerini arkasından konuşmaktır. Gıybet, kusur arama alışkanlığının sonucudur. Kişiler kendi kusurlarını görüp düzelteceği yerde, başkalarının eksik kusurlarını yaymaya çalışmaktır. Gıybet, insanın kendini beğenmişliğinden kaynaklanır. İnsan için bir kusurdur. Gıybet, sû’ı zan dır. Kötü düşüncedir. Başkalarının hallerini araştırmadır. Gıybet, bir kimsenin duyduğu zaman, hoşuna gitmeyeceği arkasından söylenen kötü sözlerdir, haramdır, büyük günahtır. Kuran-ı Kerimde ki ayetlerde ; “Vay hâline arkadan çekiştirip çamur atana, yüzüne karşı kaş-göz işaretiyle alay edene !”[1] Buyrulmaktadır. Vay haline!” manasına gelen veyl kelimesi “çetin azap, helâk, yok olma, rezil rüsvâ olma manasına gelir. “Arkadan çekiştiren” manasına gelen “hümeze” kelimesi ise “birini arkasından çekiştirmek, kaş göz, el kol işaretleriyle onunla alay etmek, aşağılamak” manalarına gelir. İnsanları arkadan çekiştirmeyi, şeref ve haysiyetlerini yaralamayı alışkanlık haline getiren, bundan zevk alan kimse” demektir. Diğer bir ayette ise; “ Ey iman edenler, su’izana hiç yanaşmayın, başkalarının ayıplarını araştırmayın, birbirinizi giybet etmeyin” buyurmuştur. Gıybet, toplumda sevgi bağını koparır, güven duygularını sarsar. Gıybet eden, ne bu dünyada huzur bulur nede ahrette azaptan kurtulur. Kabirde de azaba maruz kalır. Gıybet olunan, gıybet edeni bağışlamadıkça, yüce Allah’ta onu bağışlamaz. Çünkü kul hakkıdır. Gıybetten korunma hususunda; Peygamberimize;” Ya Resulullah, kurtuluş çaresi nedir?” diye sorulduğunda, Resulü Ekrem, “ Dilini tutmak, ne mutlu dilini tutan kimseye” buyurmuştur. Kıyamet gününde, bir adamın dünyada yaptıkları amel defteri önüne getirilir. Defter sahibi; “ ya Rabbi ben dünyada şöyle şöyle iyilikler yaptımdı, bunlar defterimde yok.” Deyince, Cenab-ı Hak ona şöyle buyurur. “İnsanları çekiştirmen, bütün iyiliklerini mahvetti.” Buyurur. Hz. Ömer, “Allah’ı zikredin, çünkü Allah’ı zikir şifadır. Gıybet etmeyin, çünkü gıybet bir derttir.” Demiştir. Peygamberimiz,” Bir mecliste bir Müslüman kardeşinizin hakkında bir gıybet olurda, dinleyenler muktedir oldukları halde gıybet edilen kimseyi müdafaa etmez,hakkını korumazlarsa, o kimselere hem dünyada hem de ahrette azap isabet eder. Bir kimsenin yanında gıybet olunur, kötülükleri söylenirde, dinleyenler muktedir oldukları halde gıybet edilen kimseyi müdafaa ederler ve hakkını korurlarsa Cenab-ı hak o kimselere hem dünyada hem de ahrette yardım eder .” Buyurmuştur. İnsanlara layık olan başkalarının ayıplarını araştırmak, başkalarına söylemek değil, kendi ayıplarını görüp, ıslah etmeleridir. B) BENCİLLİK Bencillik, hep kendi yarar ve çıkarını düşünmektir. Bencil duyguların kölesi olan insanlarda fazilet anlayışı zamanla kaybolmaya yüz tutar. Bencil insanlar, Allah katında makbul olmadıkları gibi insanlar tarafından hiç sevilmezler. Hep kendi çıkarlarını düşünürler ve mutsuzdurlar. Gerçek mutluluğa ermek için bencillik ve aşırı çıkar hırsından kurtulmak gerekir. Ayet-i kerimede; “Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”[2] Buyrulmuştur. [1] Hümeze,1,2 [2] Haşr.9