Elimde bir kitap. “Bir Kentin İnsanları”. Yüksel Bütün yazmış. Silifke’de Sesimiz Ofset’te basılmış. Baskı yılı 2003. Yüksel Bütün’ü tanırım. Bir emekli askerdir. Emekli olduktan sonra boş durmamış Yüksel Bütün. Çalışmalarını vakıf, dernek gibi sivil toplum kuruluşlarında yoğunlaştırmış. Sürekli bir şeyler üretebilmenin çabası içinde. Okuyup yazıyor. İşte Bir Kentin İnsanları bu yazıların ürünü. Atatürk ve Cumhuriyet Üzerine Yazılar da sırada. Belki bu dosya da kitaplaştı. Bilmiyorum. Yüksel Bütün Bir Kentin İnsanları’nda Silifke’yi, Silifkeli’yi anlatmış. Ne iyi etmiş. 97 sayfadan oluşan kitabın ilk sayfasına şöyle yazmış: “Bu ülkenin her yerinde güzel insanlar tanıdım. Evvel giden tüm ahbap ve dostların anılarına saygıyla...” Sunuş’ta diyor ki Yaşar Öztürk: “Yazdıkları, yaşadığı zamana, kente ve insanlara tanıklığın belgeleri. Bu belgeler yarına ışık tutacak. Bu yüzden bu kitap her Silifkeli’nin elinin altında olması gereken bir kitap. Yazar olarak Yüksel Bütün üstüne düşeni yaptı. Gerisi bizlere kalıyor. Yaşamak için yaşatmak gerekiyor.” İlgiyle okudum. Notlar aldım. Alıntılar yapacağım Bir Kentin İnsanları’ndan. İşte kitaptan bir anlatı. Yüksel Bütün bu anlatıda Kemal Taşkıran’ı anlatmış. Orta okul yıllarında Kemal Taşkıran, beden eğitimi öğretmenidir Yüksel Bütün’ün. Kemal Hoca, Türkçeyi arı duru kullanır. Güzel şiir okur. Zaten anlatının başlığı da “Bir Şiir Ustası”. İnce uzun boylu, dal gibi bir adam Kemal Taşkıran. Yüksel Bütün’e bırakalım sözü: “27 Mayıs 1960 ihtilalinde okullar tatil edilmiş, (Atatürk) Anıtın(ın) önünde tören yapılıyordu. Hocam Kemal Taşkıran, çevik bir hareketle anıtın kaidesine çıktı ve Atatürk’ü öptü. Bu durumu izleyenlerden Turgut Hoca (Turgut Doğan) bağırdı, ‘Benim için de öp, Kemal benim için de.’ Anlatıyı Kemal Taşkıran’ın öğrencilerine uyarısıyla (öğüdüyle) bitirir Yüksel Bütün. Kemal Hoca şöyle uyarırmış öğrencilerini: “Ekmeksiz kalmayın, susuz kalmayın. Ama Atatürksüz de kalmayın.” Bir Kentin İnsanları’nda bu anlatıyı okudum. Yakın geçmişteki bir olayı hatırladım. Hani Rize’de Atatürk’ün heykeli sökülünce bir kendini bilmez kaidenin üstüne çıkıp poz vermişti. Gazetelerde gördük. Hatta bu müptezel o pozu verirken: “Yeni atanız benim” diyesiymiş. Nereden nereye! Kemal Hocanın Atatürk sevgisi, bu kendini bilmezin kepazeliği... Bu ne yaman çelişkidir böyle!