Ömür geçiyor. Ölümlü Dünya dönüyor. Başka bir deyişle “Hayat devam ediyor.” Bazen taziyelere yetişemiyoruz. Ölüm sırayla hepimizin kapısına gelecek. Mutlaka hazırlıklı olmalıyız. Geçim derdi, şehit haberleri, üzüntüler ve sevinçler... Bunları bir kenara bırakıp sakinleşin... Dinleyin kendinizi...
Nefes alın. Ve şükredin. ***
Sık sık uyarıyorum. Aynı şeyleri defalarca yazıyorum... “Fark edin Yüce Allah'ın bize lütfettiği nimetleri” Ot gibi yaşayıp gitmeyin. Allah’ın nimetleri sonsuz… Fark etmeye ömür yetmez.
Çok fark edin, çok şükredin. ***
Karamsar düşünceleri bir kenara bırakın. Kibirden ve hasetlikten uzaklaşın. Yüreğinize sevgi doldurun. Etrafınıza bakıp nimetleri görmeye çalışın. Dostlarınızı arayın veya ziyaret edin. Taziyeleri kesinlikle ihmal etmeyin. Veyahut kısa bir gezi yapın.
Örneğin Ahır Dağı’na doğru yola çıkın. Yol kenarları sedir ve akasya ağaçlarıyla dolu... Muhteşem manzaralar göreceksiniz... Şehre yukardan bakarken keyif alacaksınız. Ve defalarca şükredeceksiniz. *** Bazı konuları defalarca uyarıyorum ki... Bu fırsatları kaçırmayın. Alın çocuklarınızı ve çıkın dağa... Akşam beşten sonra da olur.
Yani iş bahane değil. Biraz domates biraz salatalık… Hadi biraz da peynir… Cennet’te bir fakir sofrası… ***
Mutluluk kapınızın önünde… Cennet burnunuzun dibinde… İster zengin ol ister fukara. Yeter ki nimetleri fark et... Ömür sınırlı. Sayılı gün çabuk geçer. Haydi toparlanın... *** Tekrar ediyorum;
“Nimetleri fark et ve şükret” İnsan olmanın yolu buradan geçer. Ot bile rüzgârda sallanarak şükreder. Halindeki en ufak değişiklikle mutlu olur.
Biz ot gibi yere bağlı değiliz. Nimetleri arayalım bulalım. Mutluluğu yakalayalım. Belki de bu son şansınız. Zamanınız ha bitti ha bitecek... Yine bir sala veriliyor... Kulak verin bakalım kim gitmiş? Allah rahmet eylesin...