Osmanlı Devleti’nde metal paranın kullanılmakta olduğu yükselme döneminin sonlarında (1585) tağşiş (paranın değerinin düşürülmesi) adı altında ilk enflasyonun başladığı görülmektedir. Duraklama ve gerileme dönemleri boyunca Osmanlıda enflasyonun devam ettiği anlaşılmaktadır.
XIX. Yüzyılın ikinci yarısında, bir yandan dış borçlanma başlamış ve bir yandan da kaime adı altında kâğıt para piyasaya sürülmüştür. XX. Yüzyılda peş peşine yaşanan iktisadi buhranlar, dünya harpleri birçok ülkede büyük enflasyonlara neden olmuştur. 1929 Ekonomik buhranından sonra uluslararası para sistemlerinin devreye girdiği ve İkinci Dünya Harbi sonrasında da IMF’nin çalışmaya başladığı görülmektedir. Karmaşık uluslararası para ilişkileriyle birlikte enflasyonun tüm yüz yıl boyunca devam ettiği dikkati çekmektedir.
Osmanlı Devleti’nin en hızlı tağşişi (enflasyonu), 1808-1844 yılları arasında yaşanmıştır. 1770’lerden 1840’lara kadar hızla yükselen bütçe açıkları, devlet borçlanmaları ve tağşişlerle karşılandı. 1789-1808 döneminde Osmanlı kuruşunun içinde 5,9 gram gümüş bulunmaktaydı. Osmanlı para biriminin gümüş içeriği 1831’de 0,5 grama düşürülmüştü. Bu hızlı düşüş, devletin itibarı açısından sakıncalı bulunduğu için 1832’de kuruşun gümüş içeriği, 0,94 grama, 1844’te de 1,0 grama yükseltildi. Böylece Osmanlı kuruşu, 1808-1844 döneminde değerinin %83’ünü (4,9 /5,9) kaybetmiş oldu.
Bu orandaki tağşişler, fiyatların yükselmesine neden oldu. 1788’de 1 Venedik Dükası (altın lirası) 5,5 kuruş, İngiliz Sterlini 11 Kuruş değerinde idi. 1844’de bir düka 50-52 kuruşa, Sterlin ise 110 kuruşa yükselmişti. Bu altmış yıllık dönemde Osmanlı kuruşu, değerinin %90’ını yitirmişti. 1780-1850 döneminde gıda fiyatları 10 kat artmıştı. Bu hızlı tağşişler, devlete aynı miktarda gümüşle itibari değeri daha fazla miktarda sikke basmakta ve o para cinsinden ifade edilen ödemelerin daha büyük bir bölümünü karşılayabilmekteydi. Bir tağşiş sonrasında devlet, eski sikkelerin dolaşımını yasaklayarak ve darphaneye getirilen eski sikkeleri düşük fiyattan satın alarak da ek gelir sağlayabilmekteydi. Çok kullanıldığı için tağşişler, 1844’te kullanılamaz hale geldi. 1839’da gelen yeni padişah (Abdülmecit) ve onun hükümeti, altın lira ile gümüş kuruştan oluşan çift-metalli bir para düzeni kurdu: Bu düzende, 1844’den başlayarak 1 altın lira= 100 gümüş kuruş üzerinden uygulama yapılmaya başlandı. Kuruşun gümüş içeriği 1,00 gram olarak tespit edildi ve bir daha değişmedi. Bu tarihte 1 Sterlin, 110 kuruş olarak tespit edilmişti.
Özetleyecek olursak, Osmanlı dönemindeki fiyat artışlarının en önemli nedeni, yeterince vergi toplayamayan devletin ek gelir sağlamak için para biriminin gümüş içeriğini düşürmesi ya da tağşişlere başvurmasıydı. Enflasyonun yakın nedeni parasaldı ama daha derinde mali nedenler vardı. Bugün olduğu gibi Osmanlı döneminde de enflasyonun en önemli kaynağı harcamaların, özellikle de kamu harcamalarının bütçe gelirlerinin üzerine çıkmasıydı. Ancak özellikle başkent İstanbul’da tağşişlere ve onların yarattığı fiyat artışlarına karşı hatırı sayılır bir toplumsal muhalefet oluştuğu için, barış dönemlerinde devlet harcamalarını denetim altına almaya çalışmış, tağşişleri daha çok savaşlar sırasında kullanmıştır.