Eğitim sistemimizdeki yanlışlar pek çok olumsuzlukları da beraberinde getiriyor. Bu olumsuzlukların başında da, öğrencilerin sınav stresi ve sınavda yaşadığı olumsuzluklar geliyor. Bu sistem birçok neslin istemediği ve mecbur kaldığı mesleği seçmesine neden olmuştur. Ayrıca binlerce öğrencinin de, sınav kapılarında umutsuzca beklemesine neden olmuştur. ÖSYM’nin yığılan öğrencileri sınav sistemi ile alması bir yöntemdir ve buna itirazımız olamayabilir. İnsanlar bu konuda yüzlerce yazı yazılabilir ve çokça tartışabilir. Ancak ben bugün sınavda kullanılan katı kurallar ve uygulamalar konusunu irdelemek istiyorum. Çünkü bu acil çözümlenmesi gereken bir konu… ÖSYM daha önce kopya olayları nedeniyle bir güvenlik paranoyası yaşanmakta ve bunun çözümünü de aşırı güvenlik tedbirleriyle çözme yoluna gitmektedir. Alınan bu güvenlik tedbirleri her ne kadar öğrencilerin iyiliğine olarak görülse de, öğrencileri ve görevlileri mağdur etmektedir. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş. ÖSYM de bu yanlış uygulamayı yaparak sınavları çekilmez bir hale sokuyor. Zaten stresli olan ve bu sınavı hayat mayat meselesi gören öğrenciler bu tedbirlerle bir o kadar daha geriliyor ve gerçek performansını yansıtamıyor. Bu sıkıcı tedbirler o kadar aşırı uygulanıyor ki, herkes illallah ediyor. Öğrenciler en tabi hakkı olan tuvalet ihtiyacını yapamıyor ve sınavı bırakmak zorunda kalıyor. İnsanların sırf insan olduğu için bazı temel hakları vardır. Biz bu haklara İnsan Hakları diyoruz. Ve insanlar temel haklarından mahrum bırakılamazlar. Uluslararası sözleşmelerde ve ülkemizdeki kanunlara göre (ki bu uluslararası kanunları biz de kabul ettik) kişi temel haklarından yoksun bırakılamaz.Veİnsan hakları bölünmez bir bütündür. Bu ilke gereği ÖSYM’nin sınavda uyguladığı ‘ya eğitim hakkını yada tuvalet ihtiyacını seç,’ zorlaması ve birini seçmek zorunda bırakması insan hakları açısından kabul edilemez bir durumdur. ÖSYM sınavlarını insan haklarına aykırı ve tercihli bir şekilde uygulayamaz. ‘Ya sınav, yada tuvalet hakkı diye bir seçimde bulunmasını istemek bir çözüm değil, başka sorunlara kapı açmak ve insan hakkını ihlaldir.’ Yıllarca hazırlandığı sınavı iki dakikalık insani bir ihtiyaç nedeniyle bırakması kabul edilemez bir durumdur. İnsan haklarının başka bir maddesinde de; bütün insanlar eşittir, ilkesi ilede bazılarına ayrıcalık tanıması ve onları bu kurallara tabi tutması eşitlik ilkesine aykırıdır. Çünkü kurallar tüm herkese uygulanmalıdır. Sadece belli bir kesime uygulanması eşitlik ilkesine aykırıdır. Sınavda öğrenci ve onların başında bekleyen öğretmenlere uygulanan tuvalet ve ihtiyaç yasağı görevli diğer tüm personele de uygulanmalıdır. Bu sınavda görevaldığı için ücret alan tüm herkese eşitlik gereği tuvalet, yeme içme ve konuşma yasağı uygulanmalıdır. Sadece öğrenci ve gözetmenlere uygulanan bu yasak eşitlik ilkesine aykırıdır. ÖSYM başkanından aşağıya doğru, tüm görevlilere aynı kuralın uygulanması ve eşitlik ilkesinin sağlanması gerekmektedir. Bu bakımdan da eşitlik ilkesine aykırı bir durum olduğunu düşünüyorum. Büyük ihtimalle ‘Bu şartlar baştan kabul edilerek sınava alınıyor’ denilecektir. Ancak unuttuğumuz bir şey var. Hiçbir kural insan haklarına aykırı veya insan haklarını kısıtlayıcı olamaz. Bunun dışında sınavlarda çok çelişkili durumlarda yaşanmaktadır. Hem öğretmenlere güvenip onları sınav görevlisi yapacaksın, hemde onlara güvenmediğin için onların ev araba anahtarları, cüzdanı ve bozuk paralarıyla girmelerine izin vermeyeceksin. Bozuk para veya cüzdandaki kredi kartları ilekopya çekileceğini düşünen bir kurumun bilime ve gelişmeye hizmet edebileceğini düşünmüyorum. Sınavı yapan kurum tedbir almakla da yükümlüdür. Ancak alınan bu tedbirler,sınava giren öğrenci ve görevlilerin haklarını ihlal edici olamaz. Sınav stresi ve telaşı nedeniyle öğrencilerin sesinin çıkmaması onların bu kuralları kabul ettiği anlamına gelmez. Onlar yıllardır böyle gelen bu sistemi baştan kabul ederek geliyor. Sınav stresine yeni bir stres eklemeden kazanıp kurtulmak istiyor. Fakat bunun hiç de adil olmadığını ve yıllardır yanlış uygulandığını düşünüyorum. Türkiye artık bu ayıptan kurtulmalı ve gençlerimizin hayatları karartılmamalıdır. İnsanlar iki temel hakkından birini seçmek zorunda bırakılamaz. Öğrencilere tavsiyem; kişi iki temel hakkından birini seçmek zorunda bırakılamaz ilkesi gereği hukuk yoluyla haklarını aramalarıdır. Çünkü günümüz koşullarında bunun sağlanması çok da zor değildir. Ve yasalara göre hizmeti sunan kurumun tüm güvenlik tedbirlerini alması ve insanların en tabi haklarını en doğru ve güzel şekilde kullanmalarını sağlaması vazifesidir. Bunun yolu da iki haktan birini seçmek zorunda bırakmak değildir. Bu ayıbın giderilmesi ve 2000’li yıllarda olduğumuzu birinin ÖSYM ye hatırlatması gerekiyor… ÖSYM bu konuda acil bir çözüm aramazsa ileride hukuki yönden başı çok ağrıyabilir. Uyarması bizden…