Okul, yaşayan bir organizma gibidir. Bu anlamda velilerin beklentileri sürekli değişebilir. Okul bu değişiklikleri dikkate almak, beklentileri karşılamak için sürekli kendini geliştirmek ve yenilemek zorundadır. Bunu yaparken her ihtiyacı önemseyerek en etkili kaynakları ve yolları işe koşup okulun varlığını koruması ve çevredeki itibarının devamlılığının sağlanması için beklentileri karşılama düzeylerini gözden geçirmeli, yenilemelidir.
Genellikle velilerde gördüğümüz durum çocuklarını özel okula göndermenin yeterli ve önemli bir ayrıcalık olduğunu düşündükleri ve bu nedenle okuldan beklentilerinin çok yüksek olduğu yönündedir. Veliler okullarının fiziki görünümüne önem vermektedirler. Dolayısıyla okullarının imajının okul binasının görünüşü, donanımı ve güvenliğine, okulun bulunduğu çevreye, sportif ve sanatsal alanlarının olmasına, okulun hijyen koşullarına ve temizliğe önem vermesine, personelin kılık-kıyafetinin özenli olmasına bağlı olarak değişiklik gösterebileceğini düşünmektedirler.
Aynı zamanda okula kayıt için yoğun talep olmasının, çeşitli yöntemlerle bilgilendirme sistemlerinin işleyişinin, sosyal sorumluluk projelerine destek verilerek kampanyalar düzenlenmesinin, okulun dış çevreyle etkileşimde bulunmasının, velilere yönelik olarak çeşitli yemek geceleri, geziler, partiler gibi organizasyonların yapılması okul algısını daha iyi katkı sağlayacaktır. Ayrıca okulun kalite marka imajına sahip olması da çok önemli bir ayrıcalıktır.
Nitelikli eğitim kadrosu, akademik başarı, yabancı dil eğitimi, mezunların başarısı, güvenlik önlemleri, teknolojik donanımın sağlanması ve öğrenme ortamının zenginliği gibi faktörleri her okul dikkate almalıdır.
Velilerin çocuklarının her yönden gelişmesini istedikleri ve bunu sağlarken de toplumda algısı yüksek olan okulu tercih ettikleri düşünülebilir. Okullar algılarını yükseltebilmek için bütün imaj faktörlerini bir bütün olarak görmelidir. Örneğin, okulun yüzme havuzunun olması olumlu bir algı iken, havuzun düzenli temizlenmemesi, pis olması olumsuz bir imaj algısı yaratabilir. Dolayısıyla okul yöneticileri okullarının algısını yükseltmek için her bir adımı iyi düşünmeli ve kaliteye odaklanmalıdır.
Yapılan bir araştırmada, velilerin çocuklarını kötü üne sahip okullara göndermedikleri belirlenmiştir. “Kötü ün” den kasıt; disiplinsizlik, zorbalık, şiddet, ırkçılık, öğrencilere kötü davranılması, öğretmenlerin ilgisizliği ve düşük akademik standartlardır. Özel okullar, okul imajını sadece bir göz boyama aracı olarak görmemeli, öncelikle niteliklerini geliştirmeye ve iyileştirmeye yönelik bir süreç olarak değerlendirmelidir.
Okul algısını oluşturmuş, yönetimini yaratıcılıkla sürdüren, değer yaratmaya odaklı her okul, veliler tarafından tercih edilme sebebi olacaktır. Özel okulların var olan imajını korumasının, güçlendirmesinin ve geliştirmesinin günümüz koşullarında kaçınılmaz hale geldiği söylenebilir.
Okul yöneticileri, velilerin en önemli beklentilerinden olan eğitim kadrosunun niteliğine ve eğitimin kalitesine odaklanmalı; velilerle sürekli iletişim içinde olarak iletişim kurma yöntemlerini çeşitlendirmelidir. Böylece velilerin beklentileri doğrultusunda okulun algısını yönetmekte başarılı olma şansı artacaktır. Okul yöneticileri, velilere düzenli aralıklarla memnuniyet anketi uygulamalıdır. Bu anketin sonuçlarına göre okullarının algısını gözden geçirmeli ve gerekli iyileştirmeleri yapmalı; çevreleriyle sürekli olarak bağlantı kurmalıdır. Böylece okul algısını yönetirken çevresindeki imkânları okulun amaçları doğrultusunda kullanabilir.
Okul yöneticileri, velilerin potansiyellerinden en üst düzeyde yararlanmalıdır. Bunun için velilerden oluşan ekipler kurmalıdır. Okulların fiziki ve sosyal ihtiyaçlarının veli üzerinde olumlu bir etkisi olduğu görülmüştür. Bu nedenle özel okul yöneticileri okulun teknolojik donanımına, materyal zenginliğine ve sosyal olanaklarına daha fazla odaklanarak okul algısına katkı sağlayabilirler. Yeni eğitim-öğretim yılının başarı ve mutluluk getirmesi temennisi ile…