Hepimizin bildiği gibi MHP de kazanlar kaynıyor ve muhalif kanat isyan bayrağını çekti. Elbirliği ile partiyi kongreye götürmek, orada da genel başkanı değiştirmek istiyorlar. Aylardır süren bu mücadele mahkemeye kadar gitti. Genel merkez muhalefetin bu atağına, muhalif il yönetimlerini kapatarak karşılık verdi. Sonu ne olacak ve mücadeleyi kim kazanacak bekleyip göreceğiz. Türk siyasetini yakından takip edenler bilir. Bizde liderler; öyle kolay kolay değişmeyen kişilerdir. Bu nedenle ölene kadar başkanlıkları makbuldür. Cumhurbaşkanı seçilip ayrılanlar hariç, diğer liderler yense de yenilse de, onlarca seçim kaybetse de yine büyük başkandır. (Partinin küçülmesi önemli değil, parti içinde başkanın büyümesi önemlidir. Parti küçüldükçe başkan büyür.) Seçim kaybetmesi onun değiştirilmesini gerektirecek bir durum değildir. Bu nedenle değişmesini isteyen ve lidere rakip olup onu devirmeye çalışanlar, işbirlikçi haindir ve partiden uzaklaştırılmalıdır. Tabi burada tek suçlu olarak lideri görmek haksızlık olur. Zira parti tabanlarındaki kendi çıkarlarını ülke ve partiden üstün gören şakşakçıları unutmamak gerek. Çünkü yense de yenilse de başkanımızdır, anlayışı ve desteği ile lideri koltuğa biraz daha bağlamaktadırlar. Parti başkanı değiştirmek ülkemizde çok çetrefilli ve bir o kadar da zordur. Partinin Bani’si olan bir başkanı devirmek ise imkânsızdır. Bu devirme işi asla başarılamaz ve başkan değişmez. Ancak bu değişimi isteyenler partiden ayrılıp yeni bir parti kurmak zorundadır. Ülkemiz geçmişinde; Ecevit, Yazıcıoğlu ve Erdoğan liderleri değiştiremediği için partiden ayrılarak yeni bir parti kurmak zorunda kalanlara örnektir. Maalesef ülkemizde liderler hiçbir zaman demokratik yollarla koltuklarını bırakmamışlardır. Bu nedenle bazı partilerde de gayri ahlaki yol ve yöntemler kullanılmıştır. Lideri demokratik yollarla deviremeyenler legal yollara başvurmaktan kendilerini alıkoyamamışlardır. Artık Demokrasiye geçmemiz ve demokrasiyi yerleştirmemiz gerekiyor. Bu işe de demokrasiyi savunan partilerden başlamak zorundayız. Partilerin her kademesine demokratik olgunluğu yerleştirdiğimizde bu iş daha kolay olacaktır. Fakat insanlar demokrasiyi sıkıştıklarında ve ihtiyaçları olduğunda hatırlamaktadır. İşlerine geldiğinde Demokrasi istiyoruz diye bağıran, işlerine gelmeyince demokrasiyi rafa kaldıran partiler elbette başarılı olamayacaktır ve olamamıştır. Halkımız demokrasiyi özümsemekte ve anti demokrat partilere yönetme hakkı tanımamaktadır. Ülke yönetimine aday partilerin halkı suçlamayı bırakıp demokrasiyi önce kendi içinde uygulaması daha sonra halka vadetmesi gerekiyor. Demokratik mücadele önce partide daha sonra ülkede yapılmalıdır. Bu mücadelede kazanan tebrik edilmeli, yenilen evine çekilmelidir. Hiç kimse dünyaya, ömür boyu siyaset yapmak ve o koltuklarda oturmak için gelmemiştir. Herkes dünyaya vazifesini yapmak ve yeri geldiğinde çekilmek için gelmiştir. Yenilgilerden sonra çekilmesini bilmeyenlerin ülkeye ve millete vereceği hiçbir şey yoktur. Makam ve koltuklar, hiç kimseye tapulu değildir. Koltuğa seçilenler koltuğun sahibi değil emanetçisidir. Kendi bedeninin bile sahibi olamayan bizler, o koltukların sahibi olduğumuzu nasıl iddia edebiliriz. Ama maalesef ilk geldiklerinde emanetçi olduklarını söyleyen liderler, ileriki yıllarda koltuklarına yapıştıkça yapışmakta ve koltuğu bırakamama hastalığına yakalanmaktadırlar. Hangi gelişmiş ve Demokrasiyi özümsemiş ülkede kaybeden bir lideri ortalarda görebilirsiniz. ABD de kazansanız da başarılı olsanız da 8 yıldan fazla kalamazsınız. Bu önemli kural ülkelerin gelişmesine ve ilerlemesine neden olan kuraldır. Böyle kural ve sistemlerin olduğu ülkelerde kazanan daima millet ve ülkenin kendisi olmuştur. Bizde ise kazanan hep liderler… Güçlü ve gelişmiş bir ülke için değişim şart diyoruz. Dünya değişim üzerine kurulmuştur. Klasik olan bir söz var. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Ülkeye yapılacak en büyük hizmet vazifeni en iyi şekilde yapmaktır. Ey liderler;
vazife bir zamanlar ileriye atılmak ve liderliği sırtlamak iken, başka bir zaman geriye çekilmesini bilmektir. Koşup koşturmak nasıl bir hizmet ise gerektiğinde geriye çekilmek de aynı hizmettir. Hatta kimse yapamadığı için daha büyük hizmettir.