(Hacivat, arkadaşını kapıda karşılar.)
KARAGÖZ – Merhaba Hacı Cavcav!…
HACİVAT – Ooooo, Merhaba merhaba! Dükkânıma hoş geldin, safalargetirdin Karagöz’üm!
KARAGÖZ – Sopalar falan getirmedim.
HACİVAT – Efendim, sözlerimi hemen yanlış anlamaya başladın.Sopalar olur mu! “Sâfalar getirdin!” dedim. Yani seni görünce rahatladım ve çoksevindim demektir.
KARAGÖZ – Âmin, âmin!…
HACİVAT – Hele otur bakalım! Biraz dertleşelim.
KARAGÖZ – Hay hay, biraz dert deşelim ama sen önce dükkânına gelenmisâfire ikramını yapsana!
HACİVAT – Aman Karagöz’üm, sen şaşırdın mı?
KARAGÖZ – Şimdi seni bir güzel pataklarsam, görürsün kiminşaşırdığını!…
HACİVAT – Allah Allah?… Şaka mı yapıyorsun, yoksa benimle alay mıediyorsun?
KARAGÖZ – İkisi de değil…
HACİVAT – Karagöz’üm Ramazan’dan haberin yok mu?
KARAGÖZ – Var… Şimdi eve gitti.
HACİVAT – O Ramazan değil, şu bildiğimiz Ramazan… Hani yılda birkere geliyor ya!
KARAGÖZ – Haaa, Almanya’daki Ramazan’ı mı soruyorsun? Anasınamektup yazmış da mayısta gelecekmiş…
HACİVAT – Allah iyiliğini versin, mübârek günde yine benimsinirlerimi bozmaya başlıyorsun.
KARAGÖZ – Köftehor , asıl sen benim sinirlerimi bozacaksın!Geçende uğradım da, hemen “Sana ne ikram edeyim Karagöz Beyefendi?” demedin mi?
HACİVAT – Canım dedim ama o zaman Ramazan gelmemişti.
KARAGÖZ – Köftehor, Ramazan’dan bana ne? Ona da geldiği zaman ayrıikramını yaparsın!
HACİVAT – Yârabbi bana Ramazan sabrı ver!
KARAGÖZ – Sabri’yi falan karıştırma da ikramını yap!
HACİVAT – Allah Allah… Hem anlayamıyorum, hem de anlatamıyorumgaliba! Yani sana şimdi çay kahve, ayran falan ikram etsem utanmadan içecekmisin?
KARAGÖZ – Hele sen ikram et de görürsün ne olacağını!
HACİVAT – Oruç değil misin, nasıl içeceksin?
KARAGÖZ – Hacı Cavcav, oruç senin başına mı vurdu? Ben onlarıiçeceğim dedim mi? Senden çay, kahve, ayran falan istedim mi?
HACİVAT – Aman Allah’ım aklım karmakarışık oldu. Pekâlâ neistiyorsun Karagöz’üm?
KARAGÖZ – Benim gönlümden ne koparsa onu ikram et birâder?
HACİVAT – Senin gönlünden ne kopuyorsa söyle de ikram edeyimöyleyse?
KARAGÖZ – Hah şimdi adam oldun! Benimgönlümden yarım kilo zeytin, peynir, bir avuç hurma, iki pide falan kopuyorHacı Cavcav!
HACİVAT – Canım efendim yine anlayamadım? Tamam bunları ikramedeyim amma, ne biçim oruçsun, buraya öğlen yemeğine mi geldir?
KARAGÖZ – Hay hay, öğlen yemeğine geldim.
HACİVAT – Olmaz efendim, beni de günaha sokacaksın!
KARAGÖZ – Pataklarım ha! Bilmiyor musun, biz Ramazan’da öğleyemeğini de akşam yiyoruz.
HACİVAT – Öyle söylesene!… Demek ağzın kapalı?…
KARAGÖZ – Hay hay, ağzım, burnum, gözlerim, kulaklarım, kapalıamma seni pataklamak için ellerim kaşınmaya başladı.
HACİVAT – Efendim, elini kaşındıracak ne var? Ramazan’dan sonrabir gün uğra da istediğin ikramı yapayım.
KARAGÖZ – Olmaz Hacı Cavcav!… Ağzım kapalı diye Ramazan ikramındankaçarsan ben sana dayak ikram ederim.
HACİVAT – Canım, anladım amma böyle ısmarlama ikram olur mu? birçay ikramı nerede, saydıkların nerede?…
KARAGÖZ – Köftehor, sen onları bana ikram edeceksin, ben iftardasahurda benim hanım ile çocuklara ikram edeceğim.
HACİVAT – Hah hah hah! Öyle söylesene!… (Karagöz gider.)