Fransızcadan lügatimize giren rötar
(retart) bizdeki anlamı
“gecikme” demektir. Gecikme ise bir yerden bir yere giderken saatinde yani zamanında varılmayışıdır. Özellikle günümüzde hava ulaşımında
(uçak) daha sonra kara ulaşımında
(otobüs – tır vs. ) sık sık karşılaşırız. Vakit nakittir misali ömrü hayatımda hiç rötar olayına rastlamamıştım. Ta ki geçen haftaya kadar… Bundan dolayıdır ki bütün işlerim aksadı yani düzenim bir günlüğüne de olsa alt üst oldu. Rötarın ne demek olduğunu o gün için daha iyi anladım. Bilmek başka; yaşayıp da bilmek bambaşka… Neyse ki daha büyük dertten kurtuldum. Nasrettin Hoca misali, şöyle ki: “
Bir gün Nasrettin Hoca, köyüne dönerken ulu bir ceviz ağacının altında soluklanmak için oturmuş. Ağacın yanında bal kabağı tarlası varmış. Nasrettin Hoca: - Hey güzel Allah’ım, demiş. Kavuğum kadar bal kabağının serçe parmağım kadar sapı var. Şu boylu poslu ağacın meyveleri eşeğin gözü kadar bile değil. O böyle tefekkür ededursun, bir ceviz pat diye alnına düşmez mi? Alnı ceviz gibi şişmiş. Nasrettin Hoca bir cevize, bir de bal kabaklarına bakıp: - Hey güzel Allah’ım, demiş; sözümü geri aldım. Altında oturduğum ceviz ağacını ya bal kabağı ağacı yapsaydın!” Benimki de bu misal rötardan yana dert yanarken Gazi Antep havaalanına babam arabayla getirmişti. Ben de beklemene gerek yok baba gidebilirsin, demiştim. O da sağ olsun. Acele etmene gerek yok sizler gittiğiniz vakit ben o zaman giderim, demişti. Aradan beş dakika geçti geçmedi ortada bir rötar söylentisi yayılmaya başladı. Hemen danışmaya doğru bilgi almaya giderken öğrendim bugün için uçağın kalkmayacağını ve ertesi güne kaldığını. Ortalık birden karıştı. Birçoğu perişan olduk, kimisi acil uçmam gerek, bazısı benim hastam var gibi… Bazıları keşke mesaj yoluyla bize iletseydiniz durumu vs. Her şey bir yana mağdur olan sonuçta bizlerdik. Olan oldu bir kere bunu değiştiremezdik. Bu saatten sonra hır gür çıkarmanın kavga edip tartışmanın hiçbir önemi yoktu. Her ne kadar tansiyonlar gerilip yükselse de elden gelen bir şey yoktu. Bu ve buna benzer olayların yaşanmaması için şimdiden yetkili ve sorumlu kişiler bu gibi durumlara kökten bir çözüm getirmeleri gerekir. Çünkü şu kaçınılmaz bir gerçek ki vakit ve mağduriyetlik kadar önemli bir şey yok. Bunların telafisi olmuyor. Her ne kadar özür dilense de telafisi yapılsa da giden gitti… Ben de Rabbime yalvardım. Ey güzel Allah’ım gördüğümüz günden geri koyma. Beterin beteri var. Burada uçak rötar yaptı, oldum perişan ya babam beni bırakıp gitseydi. (Çol çocuk hanım rezil olurduk.) Yarı yoldan geri çağırırdık. Gel, git zaman kaybı, para kaybı, sağlık kaybı daha birçok bilinen bilinmeyen kayıplar. Bu bendeki kayıplar ya diğerlerinin ki… Paramızla varlığımızla rezillik bu kadarına da pes doğrusu…