Sakın kesme, yaş ağaca balta vuran el onmaz.
Kütükler var, hiçbirine kervan gelmez, kuş konmaz;
Bunları kes, o baltanla bu çürümüş ağaçları yere ser;
Bak sizin köy şu yemyeşil koruluğun gölgesinde ne güzel!
Gönülleri açmadadır, yaprakların arasında eşen yel;
Yazık, günah olmaz mı ki çıplak kalsın, bu zümrüt yurt, bu şirin yer?
Hem dünyada en birinci borç değil mi her kula,
Bir tohumu fidan yapmak, fidanı da bir orman?
Eğer böyle olmasaydı, ne kalırdı oğula:
“Mirasımı artır” diye öğüt veren atadan?
Sakın kesme, her dalından bir güzel kuş ses versin;
Sakın kesme, gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin;
Sakın kesme, şu sevimli köye kanat, kol gersin;
Sakın kesme, aziz vatan günden güne şenlensin!
Mehmet Emin YURDAKUL