Otomobillerde bulundurulması zorunlu olan, fosforlu sarı yelek giymeleri nedeniyle 'sarı yelekliler' olarak anılan eylemciler, kimine göre belli bir liderden yoksun düzensiz sivil gruplar kimine göre planlı bir organizasyon ve diğer bir iddia ise ABD’nin parmağının olduğu bir sivil hareket.
Fransa’daki “Sarı gömlekliler” şiddete başvursalar da silah taşımıyorlar. İspanya’ da yaşanan “kara gömlekliler” devriminden farkları silahsız olmaları. Kara gömleklilerin 1922 Roma yürüyüşünden sonra Mussoloni yönetimi ele geçirmişti. Sarı gömlekliler Macron’u devirebilecek mi onu ilerleyen günlerde göreceğiz.
Bu olay Avrupa dışında Müslüman bir coğrafyada yaşanmış olsaydı endişe ile takip ediyoruz denilerek gözlemciler çoktan gönderilmiş olurdu. Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Irak gibi coğrafyalarda olsaydı adı ” 2. Arap baharı devrimi” oluvermişti.
Fransa'da son iki Cumartesi bir hayli olaylı geçti. İlk olarak 17 Kasım'da ardından da geçtiğimiz Cumartesi ülke genelinde yüz binlerce kişinin katılımıyla hükümete karşı protestolar yaşandı. İlk hafta yakıt zammı nedeniyle ambulans şoförleri başta olmak üzere birçok sektörden şoförler eylem başlatmış, şoförler yol kapatma eylemleri gerçekleştirmiş sonrasında ise bu gösterilere geniş kitleler destek vermişti.
Fransa'da bu son olayların gerekçesi ekonomik kriz. Özellikle hükümetin yakıt zamları sonrası patlak veren eylemler var. Yakıt zammından önce de çiftçiler, emekliler, işçiler gibi toplumun çeşitli kesimleri, ekonomik kriz kaynaklı gerekçelerle sokağa dökülüyordu.
Sarı yelekliler adı verilen hareketin eylemleri tam da ABD ile Fransa arasındaki gerginlik sürecinde yaşandı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile ABD Başkanı Trump arasında sözlü atışmalar yaşanmıştı. Macron ABD ve NATO'ya karşı Avrupa Ordusu fikrini ortaya attıktan sonra Trump, Macron'a "Biz olmasaydık Almanca konuşuyordun" diyerek sert bir yanıt vermişti. ABD ile yaşanan "Avrupa Ordusu" krizi soğumadan Fransa'da ülke genelini saran protestolar, ayaklanmalar ve şiddet olaylarının yaşanması "görünen sebep yakıt zammı ama acaba bu kadar kalabalığı sokağa döken de ABD mi?" akıllara sorusunu getirdi.
Fransız polisi bu son olaylarda çok sert müdahalede bulundu hatta göstericilere saldırdı. Göstericiler arasında da saldırgan eylemciler vardı. Ama Fransa Cumhurbaşkanı Macron polisi koruyor. Hükümetin genel olarak sarı yeleklilere karşı sert bir tutumu da olduğu açık.
İlk haftaki olayların 3 gün sonrasında parlamentoya sarı yelek giyerek gelen eski Cumhurbaşkanı adayı şu anki milletvekili Jean Lassalle, meclis tarafından cezaya çarptırıldı. Son seçimde Macron'un rakiplerinden biri de olan Lassalle, sokak olaylarına destek için meclis oturumuna sarı yelek giyerek katılmıştı. İçişleri Bakanı Christophe Castaner hemen olaya müdahale etti ve çok sert sözlerle milletvekilini fırçalayıp, sarı yeleği çıkarttırdı.
Emmanuel Macron siyasetten gelme biri değil. Daha önce Rothschild ailesinin bankalarında üst düzey yöneticiydi. Dışarıdan atanarak Hollande'ın Cumhurbaşkanı olduğu dönemde ekonomi bakanı olmuştu. 2016'da hazırladığı işçi paketine işçi kesiminden çok sert tepkiler gelmiş. Aylar süren eylemler yaşanmış. Olağanüstü hal yetkilerini kullanan polis, işçilere yönelik çok sert müdahalelerde bulunmuştu.
Macron Cumhurbaşkanı olduktan sonra da işçi ve çalışan kesimle arasındaki gerginlik artarak devam etti. Macron genel olarak işçi kesiminin "küresel sermayenin adamı" olarak gördüğü bir isim. Sadece bu son olaylarda değil Mayıs ayında da Sarı Yelekliler hareketinin başlattığı grev ve protestolarda da yine polis şiddeti ön plana çıkmıştı.
2016'daki aylar süren protestolardaki polis şiddeti de geçtiğimiz Mayıs ayındaki şiddet de ve bu son olaylarda yaşananlar da batı medyasının sansürüne uğradı. Haber yapıldı ama gerçekler tam olarak yansıtılmadı. Fransa'da olağanüstü hal varken de durum böyleydi şu an da böyle. Aslında bu tutum sadece Fransa için değil örnek verecek olursak Almanya için de geçerli. Almanya'da daha önce sol gruplara yönelik Hamburg ve Frankfurt merkezli polis müdahaleleri ile 1 Mayıs olayları da sansürlenmişti.
Görünen o ki batı dünyası birbirini sansürlemeye devam edecek İslam dünyasında teşhirlerin sürmesi için kaos aktörleri meydanlarda cirit atmak için fırsat kollayacak. Yapmamız gereken olayın kaynağına inmek, nedir, ne değildir diyerek araştırma yapmak, sevmek ile körü körüne bağlanmak arasındaki farkı ayırt etmektir.