Şehîd oğlum kefenine büründü,
Mezarının başucuna süründü…
Ninesine ru’yâsında göründü,
Baygın baygın geldi düştü yanıma...

Vücûdunu delmiş Moskof canavar,
Göğsünde bir kızıl, derin yara var.
Yüreğinden kopup yaradan sızar,
Damla damla akar kanı canıma!

"Anne", dedi, "yaralıyım, ölmedim;
"işte, kucağına atıldım kendim;
"Sen sar ellerinle yaramı benim,
"Ben yaşarım, düşman girmez kanıma."

Sardım ellerimle yaracığını,
Saçlarımla ördüm sargı bağını…
Allah’ımın güzel yarattığını
Gelin, görün, bakın kahramânıma.

Kanı durdu vücûduna can geldi,
Çehresine pembe pembe kan geldi,
Gökten bana rabmet-i Rahmân geldi,
Kavuştum âhû gözlü arslanıma.

Çektim aldım onu bağrıma bastım,
Ben senden ayrılmam artık evlâdım;
Melek olsun sana ana kanadım.
Seni uçurayım ben Yezdan'ıma!

"Anne", dedi, “bırak harbe gideyim,
"Vatan düşmanını ber-bâd edeyim;
"Asıl anam vatan, seni nideyim?
"Vatanımı çiğnetmem düşmanıma!"

Şehîd oğlum kollarımdan sıyrıldı,
Yaralı yaralı döndü kavgaya.
Sandım rûhum bedenimden ayrıldı,
Onunla beraber uçtu Mevlâ'ya.

Açtım gözlerimi, sabâh açılmış,
Vatan toprağına nurlar akıyor;
Tan yerine al kefenler saçılmış,
Şehîd oğlum güneş gibi bakıyor!

Ali Ekrem BOLAYIR