15 Temmuz’un akşam saatlerinde kardeşimler birlikte havayı teneffüs etmek amacıyla evden çıkıp Kaledibi’ne vardığımda eyvah dedim. Bu iş geçen yılki yaşadıklarımızı tekrar yaşatacak, bir takım dengesizler fırsatı ganimet bilip yine ortalıkta arz-ı endam edecekler. Çünkü kalenin etrafında daha ilk akşamdan piknik yapar gibi, sofralar kurulmuş, şişeler boy boy dizilmiş, bir takım şerefsizlerin teşebbüs ettiği darbe girişiminde şahadet şerbetini içenlere, rahmet okuma, onları yad etme günü değil,  iyi ki darbe olmuş der gibi kutlama hazırlığı içindeler.. Akşamın ilerleyen saatlerinde ve gece sabaha kadar,  yere yapışmış doğan görünümlü şahinler, birçoğunun plakası olmayan motosikletler, normal zamanda milletin kafasını ütüledikleri yetmiyormuş gibi, daha kudurmuşcasına, etrafta hasta mı var hastane mi var aldırış etmeden keyif sürüyorlar. Bu kutlama ise biz kutlamayalım, ya da devlet iki çapulcuya meydan vermesin. Geçen yılki 15 temmuz nöbetlerinden biliyoruz ki;  kolluk kuvvetleri bunlara bir şey demiyor veya diyemiyor..  Öyle talimat almışlardır. Müdahale edecek olan görevliye yapıştırılacak yafta hazır: Sen feto’cumusun, niye karışıyorsun. İşte bu nokta pirinçle taşın ayıklanması gereken nokta. Çekmişler yolun ortasına şahinleri,  bir tarafta sabah ezanı okunurken, bir taraftan halay çekiyorlar. Çünkü sarhoşlar, ne ezanı duyacak durumdalar, ne de ülkenin nasıl bir badire atlattığının farkındalar. Meydanı boş bulup,  polisin zabıtanın karışamayacağı bir ortamda, cadde ortasında, sokak arasında sarhoş olmanın dayanılmaz serefsizliğini yaşıyorlar. Benim devletim,  bu tür asalaklara karşı bu kadar aciz olmamalı…