Teknoloji ilerledikçe insan hayatına olumlu ve olumsuz etkileri de zaman içinde fark ediliyor. İnternet çok küçük yaştan itibaren çoğu insanın vazgeçilmez bir tutkusu oldu. Küçücük çocukların yemek yerken ,uykuya yatarken , arabayla yolculukta daha sayamadığım kadar çeşitli konumlarda telefon ellerinden düşmüyor. Bu alışkanlık yaş alma ile birlikte artıyor ve vazgeçilmez oluyor. Çoğu orta yaşın üzerindeki kişilerin bilmediğini küçücük çocuklar yapabiliyor. Tabi bu alışkanlık ileriki yaşlarda da çevre ile ilişkilerini azaltıyor ve bir araya gelen kişilerin arasında ne bir sohbet ne bir fikir tartışması ne de bulunduğu çevrenin güzelliğini seyretme, bundan etkilenme zevkini yaşatabiliyor.
İnternetin yaşamımıza çok olumlu etkileri var ama bunun esiri olmamız gerekmiyor. Her şeyin bir dozu olduğu gibi bunu da ölçülü kullanmamız gerekir. Uyanır uyanmaz elimize alıp bütün gün , yapmakla sorumlu olduğumuz işlerimizin dışında kalan zamanı buna ayırmak doğru değil. Aslında ailede anne ve baba çocuklarına örnek olmalı ve günün belli zaman dilimlerini proğramlayarak bir iki saati kitap okumaya , belli bir zaman diliminde internete bakmaya ,yine uygun bir saatte aileyi ilgilendiren konular hakkında sohbet etmeye, sorunları varsa onları konuşmaya ayırmalıdır. Bazen anne ve baba kitap okuyarak , çocuğuna örnek olursa ister istemez küçük çocuklar onları taklit ederek kitap okuma alışkanlığı kazanırlar. “Ağaç fidanken eğilir” atasözü buna bir örnektir.
Günümüz gençliğinin okuduğunu anlamama gibi bir sorunu varmış. Bizim öğretmenlik yaptığımız yıllarda öğrencilerimizle bazı dersleri küme çalışmaları ile işlerdik. Bu metotta ,öğrenci üzerine aldığı konuya , çeşitli araştırmalarla ve o konuda yapabildiği araçlarla hazırlanır ,konusunu sınıfa sunardı. Bu sayede okuduğunu anlama , serbest konuşma ve topluma hitap etme becerisi kazanırdı. Ayrıca bazen kitap okumak için zaman ayarlardık. Öğretmende dahil bütün sınıf kitaplıktan aldığı kitabı okur, daha sonra sırayla bir öğrenci okuduğu kitabın özetini bir sonraki okuma saatinde arkadaşlarına anlatırdı.
Bütün güzel alışkanlıklar küçük yaşta kazanılır .Bunun sorumluluğu ailede başlar okulda devam eder. Zaman zaman sokağa çıktığımda , gençlerin yolda, otobüste , yol kenarındaki duvarlarda otururken , devamlı telefona dalarak çevreye bakmadıklarını görüyorum. O anda tamamen başka bir ortamda yaşıyorlar. Bilhassa otobüse binerken bir ellerinde kart , diğer ellerinde telefon.Kartı basar basmaz telefona dönüyorlar. Bu kadar vazgeçilmez olan nedir acaba diye düşünürüm. Herhalde otobüsteki zamanı değerlendirmek için olabilir. Bizlere yaşımız icabı tuhaf geliyor. Belki genç olsak aynı şeyi biz de yaparız.
İnternetteki bilgiler çok geniş ve her konuda bilgi sahibi olmayı sağlıyor ama zaman zaman elimize aldığımız bir kitabın kokusu, onun içindeki konunun ilgi çekici gücü , hele birde bir ağacın gölgesinde, hafif esen rüzgarın serinliğinde okunuyorsa o kitabı okumanın zevki bir başkadır. Kitap okuma zevkinin her insana bulaşması dileğiyle.