Masum ve zararlı olmadığı gibi bir algı oluşturulan nargile, zararları hakkında toplumda yeterli bir bilincin ve farkındalığın olmadığı görülüyor. Özellikle liseli ve Üniversiteli gençlerin rağbet ettiği nargile alışkanlığı gittikçe yaygınlaştığı gibi, en bağımlı yaş grubu olan 17- 26 yaş grubu terk etmeye de yanaşmadıkları gözlemleniyor.
Ne acıdır ki nargileye başlama yaşı da her geçen gün düşmektedir. İçeriğinde fazla miktarda bulunan karbonmonoksit sebebiyle başta akciğer olmak üzere, gırtlak ve yutak kanserine yol açıyor. Diğer yandan mide bulantısı, baş ağrısı, ağız hastalıkları, katarakt sorunlarına yol açtığı gibi, bilinç kaybına da neden oluyor.
Nargile dumanının sudan süzüldüğü için zehirli maddelerinden arındığı düşünülüyor. Ancak suya süzülen kısım, kimyasalların çok küçük bir miktarıdır. Binlerce zehirli madde nargile dumanından, ciğerlerimize taşınır. Nargiledeki suyun arındırma özelliği yoktur.
Her ne kadar günümüzde üretilen sipsiler için geliştirilen filtreler; nargilenin zehirli etkilerini önlüyor dense de, bu tam olarak mümkün değildir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2005’te yaptığı bir araştırmaya göre bir nargile seansında çekilen duman hacmi 50 sigaraya eşittir. Nargile dumanı, çok yüksek oranda zehirli ve uçucu kimyasallar içerir (formaldehit, asetaldehit, akrolein, metakrolein, propiyonaldehit).
Nargile içerken çok daha uzun sürelere dumana maruz kalınır ve bu da KOAH olma riskini a rttırır. Aromatik tütünlerde bulunan şekerin yanmasıyla ortaya çıkan toksik maddeler ve bunların nikotinle olan etkileşimi nargilenin bağımlılık yapıcı etkisini arttırır. Tütün endüstrisinin özellikle gençleri hedef alarak nargile tütünlerinde şekerli ve aromalı katkı maddeleri kullandığı bilinmektedir. Maksat tütünün içimini kolaylaştırarak genç damak zevkine uygun hale getirmek ve yanı sıra bağımlılık yapıcı etkisini arttırmaktır.
Nargile ayrıca hepatit, tüberküloz, herpes gibi çok çeşitli bulaşıcı hastalığın yayılmasına neden olur. Ortak kullanımda “sipsi” tabir edilen değiştirilebilir ağızlıklar kullanılarak hijyen sağlanmaya çalışılsa da gerçekte bir hastalık bulaşma riski azalmaz.
Çünkü onlarca kişinin nefes alıp vermesinden dolayı marpucun içinde ve duvarlarında bir mikrop ve bakteri tabakası oluşur ve solunum yoluyla bir kişiden diğerine geçer. Nargile, 1990’lı yılardan itibaren hızla yayılan ve ülkemizi de etkileyen küresel bir halk sağlığı problemi haline gelmiştir. Bu salgının yayılmasında nargile içimini kolaylaştırmak için eklenen aromatik katkı maddelerinin rolü büyüktür ve özellikle gençleri etkilemektedir.
Her yıl 6 milyon insan tütün kullanımına bağlı nedenlerden dolayı hayatını kaybetmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, önlem alınmadığı takdirde bu sayının 2030 yılında 8 milyonu geçeceğini öngörüyor. Özellikle 90lı yıllardan bu yana popülaritesi artan nargile, ülkemizde de her gün daha fazla yaygınlaşan bir sorun halini almaktadır.
Nargile temel olarak baş, gövde, su haznesi ve hortumdan oluşur. Sudan geçerek soğuyan dumanın içimi kolaylaşır fakat genel kanının aksine sudan geçmesi tütünün zararlı etkileri-ni kesinlikle yok etmez. Mentol, likör, vanilya gibi tütününün sert tadını maskeleyen katkı maddeleri, aromatik nargilelerin gençler tarafından tercih edilmesinin en önemli etkenlerinden biridir.
Genellikle iki veya daha fazla kişi tarafından paylaşılarak içilen nargilenin dumanında ciddi oranlarda karbon monoksit,ağır metaller ve kanser yapıcı kimyasallar bulunur. Sigaranın sağlıklı bir alternatifi gibi sunulması yanıltıcıdır. Nargile tütününde bulunan arsenik, nikel, kobalt, krom ve kurşun gibi maddelerin miktarı sigaraya oranla çok daha fazladır.