Pir Sultan Abdal (16.Yüzyıl):
Alevi Bektaşi şiir geleneğinin en büyüğüdür.
Divan edebiyatının etkisinde kalmadan, sözlü edebiyatının birikimlerinden yaralanarak kendine özgü duru bir dil oluşturmuştur.
Şiirlerinde coşkun bir lirizm vardır.
Şu karşı yaylada göç katar katar
Bir güzel sevdası gözümde tüter
Bu ayrılık bize ölümden beter
Geçti dost kervanı eyleme beni
Şu benim sevdiğim başta oturur
Bir güzelin derdi beni bitirir
Bu ayrılık bize ölüm getirir
Geçti dost kervanı eyleme beni
Pir Sultan Abdal'ım kalkın aşalım
Aşıp yüce dağı engin düşelim
Çok nimetin yedik helallaşalım
Geçti dost kervanı eyleme beni
Aziz Mahmut Hüdai (16.Yüzyıl):
Dini- tasavvufi şiirinin en önemli temsilcilerindendir.
Hem hece hem de aruz vezniyle şiirler yazmıştır.
Manzum ve mensur 23 kadar eseri vardır.
Divanı yayımlanmıştır.
İki cihân sultânının
Doğduğu ay geldi yine
İlm u meârif kânının
Doğduğu ay geldi yine
Gelsün şefâat isteyen
Bulsun safâ anı seven
Ol sâhib-i hulk-i hasen
Doğduğu ay geldi yine
Bedr-i dücâ şems-i duhâ
Verd-i gülistân-ı Hudâ
Hakk’ın habîbi Mustafâ
Doğduğu ay geldi yine
Bir âşık u sâdık kanı
Râhat bula cân u teni
Sırr-ı hakîkat mahzeni
Doğduğu ay geldi yine
Anı Hüdâyî kim sever
Matlûba bulmuştur zafer
Fahr-ı cihân Hayru’l-beşer
Doğduğu ay geldi yine