Merhaba sevgili okurlarım, malumunuz günümüzde ülkemiz büyük bir ekonomi, geçim ve sağlık kıskacından geçerken gündemimize “uzay” kavramı giriverdi. Sevinsek mi yoksa üzülsek mi bilemiyorum (!)

            Lakin bildiğim bir tek şey var ki o da önce sağlık, sıhhat, afiyet ve keyiftir. Bunlar var olduğu müddetçe insanoğlu hayattan her şekilde zevk ve keyfiyet alır. Bunun arkasında da önce ekonomi akabinde de bilim ve kültür gelir.

            Bizler şu zamanda az önce saydıklarımın hiçbiri yoktur. Tabii bu durum göreceli bir kavram fakat araştırma yapabilirsiniz. Türkiye’nin % 85’i bu durumdadır. Hal böyleyken tekrardan Kainatı keşfetmenin bir mantığı yoktur. Hani derler ya farzdan evvel sünnet var…

            Bizim ülke olarak çok öncelikli işlerimiz var. Bunlar gerektiği şekilde yapılmazsa bu ve benzeri girişimlerin bir tadı ve lezzeti olmayacaktır. Millet; iş, istikrar, güven, adalet, hizmet, refahlık vb. isterken bir gurubun bu işlerden keyif alması anlamsız olacaktır. Eğer sevineceksek hep birlikte sevinelim. Bunun için de Türkiye’nin belli bir seviyeye gelmesi gerekir. Bana göre bu gibi girişimlere daha zaman var…

            Hem geçmişten günümüze kadar birçok ülke uzaya gitmiştir. Bizim uzaya gitmemizle ne değişecek ki? Bir farkındalığı olmalı ki yaptığımız iş ses getirmeli. Bundan ötürüdür ki sizlere uzay tarihinden bahsedeceğim.

Uzay Yarışı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği (SSCB) arasında 1957'den 1975'e kadar süren, resmî olmayan rekabettir. Uzaya uydu ve sonda yollayarak keşfetmek, insan göndermek, Ay'a insan indirmek gibi çabalar içerir. Uzay Yarışı, Soğuk Savaş'ın bir parçasıdır diyebiliriz.

Yarışın başlangıcı, II. Dünya Savaşı'ndan kalma roket teknolojisine, savaştan sonra ortaya çıkan uluslararası gerginliğe ve Sovyetlerin 4 Ekim 1957'de Sputnik 1 adlı ilk yapay uyduyu fırlatmasına dayanır. Uzay Yarışı, Soğuk Savaş döneminde SSCB ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki kültürel ve teknolojik rekabetin önemli bir parçası hâline geldi. İki ülkenin birbirini olası bir sıcak savaştan önce moral olarak çökertme çabalarında, uzay teknolojisi araç olarak kullanıldı.

İnsanlı uçuşlar. Sovyetler Birliği, Vostok serisi uzay araçları ile uzaya ilk insanı göndermeyi başardı. Yuri Gagarin 12 Nisan 1961'de Vostok 1 aracıyla yaptığı uçuşla Dünya yörüngesine başarıyla ulaşan ilk insan olmuştur. Bu olayın yıldönümü Rusya'da ve birçok ülkede hâlâ kutlanmaktadır.

Uzaya ilk insan yine SSCB tarafından 1961 yılında gönderildi ve Uzaya ilk çıkan insan Yuyi Gagin tarihe geçti. Daha sonra uzayı uzaydan takip etmek, haberleşme, dünyayı uzaydan izlemek ve daha birçok amaç için dünya yörüngesine birçok uydu gönderildi. 1969 yılında Neil Armstrog ABD tarafından aya ilk gönderilen insan olarak tarihi bir hareket yapmış oldular. Uzay ile ilgili bilgiler her geçen gün artarak devam etmektedir ve bu iki ülke Uzay yolculuğu ve biliminde büyük bir yarış içine girmişlerdir.

Soru 1 Uzaya ilk defa hangi tarihte gidilmiştir?

Cevap: 1961 yılında gidilmiştir.

Soru 2 Uzaya giden ilk insanın adı nedir?

Cevap: Yuri Gagarin

Soru 3 Uzaya giden ilk araç hangi özelliklere sahipti?

Cevap: Küçük kapsül şeklinde bir rokettir.

Soru 4 Uzaya giden ilk insanın Dünya’ya dönüşü nasıl gerçekleşmiştir?

Cevap: Kozmonot önce fırlatma koltuğu yardımıyla kendini uzay aracının dışında çok yüksek bir hızla fırlattı. Sonra paraşütünü açıp zemine indi.

            Görüldüğü üzere bunu sair ülkeler başarmışlar ve geliştirdikleri teknoloji ile oradan bizlere çeşitli görüntüler sunmuşlardır. 1961 yılı nere 2023 yılı nere arada dağlar kadar fark var… Hani Nasrettin Hoca’ya sormuşlar: Kıyamet ne zaman kopar? O da cevap vermiş: Vallahi ben öldüğüm zaman kopar, demiş. Hal böyleyken bizler ülke olarak çoğunluğumuz “geçim derdindeyken” tabiri yerindeyse altında ezilerek ölüp giderken uzaya gitsek nolur gitmesek nolur?..

            Ben bunları söylerken teknolojiye, bilime, kültüre ve gelişime karşı değilim. Asıl olarak anlatmak istediğim, bizim bir farkındalığımız olmalı; yoksa papağan gibi aynı şeyi söyleyip tekrar etmenin bir mantığı yoktur. Hele bu kesime ayrılan bütçe de cabası. Yazık, günah, israf ve haramdır.

            Bizler öncelikle yerli otomobilimize bir binelim bakalım. Bunu başarabilecek miyiz hele?.. Yıl 2023 olup yerli otomobiller üretime geçtiğinde bu günü baz alarak söylüyorum. Avrupa’daki araba fiyatlarından ( herhangi bir otomobil hybridli fiyatı en az 329.150 TL) yüksek olursa kusura kalmayın üretilen arabalara zengin güruh bindikten sonra neyleyeyim ben yerli otomobili… Bu fiyat bile şu an için çok afaki bir fiyat.

"Ey Rabb'imiz! Biz, kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz." dediler. (Araf-23. Ayet) ayeti kerimesini hatırlatmak isterim. Rabbimiz bizleri öncelikle israftan, haramdan, adaletsizlikten, hıyanetten ve vb. bütün fenalıklardan korusun. (Amin.)

            Ne diyelim hayırlısı ne ise o olsun. Gönül çok şey ister; lakin gerçekler hiç de öyle değildir ne yazık ki…

            Sağlıcakla kalınız kıymetli karilerim…