Şehrimiz toplu ulaşımda bir devrim yaparak dolmuş sistemini kaldırdı ve bu başarısıyla diğer şehirlere örnek teşkil etti. Bu nedenle bu devrimi (bence büyük bir devimdir)yapanları her daim tebrik ediyor ve alkışlıyorum. Toplu ulaşımda diğer bir kolaylık ve önemli gelişme ise Kahraman şehre Kahramankart yakışır anlayışıyla kart sistemine geçilmesi ve adının (gayet güzel ve şehre uygun) Kahramankart olması. Paraların bir noktada toplandığı havuz sistemi ise ayrı bir devrim olarak karşımıza çıkıyor. Dolmuşlar arası ve dolmuşlar ile otobüsler arasındaki yolcu kapma yarışını sona erdirdi. Eğer havuz sistemi olmasaydı şoförler bu sefer de otobüslerle yolcu kapma yarışına girecek yeri geldiğinde ellerinde sopalarla birbirleriyle kavga edeceklerdi. Caddeler birbiriyle yarış yapan otobüs şoförleriyle dolacak bu da trafikte çok daha büyük sorunlara ve hatta kazalara neden olacaktı. Böylece yarışlar ve yolcu kapma savaşlarının önüne geçilmiş oldu. Tüm bunlardan dolayı bu işe imza atanları tebrik ediyorum. Tabi bu harika sistemin eksik ve gedik kısımları da yok değil diyemeyiz. Maalesef bazı küçük ama çözümlenemediği için büyük olmuş sıkıntılar devam ediyor.
Sıkıntılardan ilki kaç gündür devam eden ve bitmeyen vize sırası işkencesi. Yaşlı yaşlı amcalar teyzeler, gencecik öğrenciler ve diğer insanlar günlerdir sıcakta ve güneşte kuyrukta beklemekte ve stres yaşamakta. Bu sıra gün geçtikçe azalmıyor ve artarak devam ediyor. Kaç gündür takip ediyorum (Çünkü çarşambadan cumaya kadar bir öğrenci kartı alamadım) Ulucami yakınındaki durakta sabah sekizde de, öğle sıcağında da, akşamüstü de olsa kuyruk var ve bu kuyruk (kuyruklar) hiç bitmiyor. Orası öyle de Bahçelievler’deki dolum şubesi boş mu? Orası daha başka bir âlem, içerisi tıklım tıklım dolu kim hangi sırada ve nerede belli değil. Kuyruğun devamı dışarıda caddeye doğru gidiyor. İçerideki işkenceyi yaşamak istemeyenler bazıları bıkkın bir şekilde dışarılarda sağa sola oturmuşlar. Bu duruma isyan ediyorlar. Hatta geçen gün kavga ve gürültü oldu. Bağıran çağıran da var, önce ben geldim hakkımı yedirmem diyen de… Yani anlayacağınız vatandaş birbirine girmiş. Ama kimse umursamıyor.
Öncelikle sormak istiyorum; bu işin tek çözümü bu mu? Ve bu kadar kolay bir işin böyle stres ve kavgaya dönüştürülmesine gerek var mı? Biliyorum billboardlara yazılarak halk günler öncesinden uyarıldı. Halkın da suçu var ama unuttuğumuz bir husus var ki, o da bizim halkımız işini son güne bırakır ve bunu da devlet millet herkes bilir. Hatta devletimiz bile işler yetişmediği için son günleri hep uzatır. Böyle bir sistem ve yanlış anlayış var iken insanların erken gelmesinin mümkünü var mı? Nasıl olsa herkes geç gelecek ve devlet ve belediye de bu işi uzatacak. Ulaşım dairesiyle görüştüm sadece iki tane var arttıramayız, siz de orada yaptırın denildi. Üçüncü kez aradığımda telefona kimse çıkmadı.
Şehrin merkez nüfusu yaklaşık 650 bin, şimdi yetkililere soruyorum; bu şehirde 650 bin kişi yaşıyorsa sadece iki tane vize dolum şubesi yeterli olur mu? İki şubeyi sadece Pazarcığa açsanız anlarım ancak hem büyükşehiriz diyoruz hem de koskoca büyük şehre iki tane dolum şubesi açıyoruz. Bu ne yaman çelişkidir. Bu halka da orada çalışan memura da zulümdür. Hadi memurun işi diyorsunuz peki halkın çilesine ne demeli? Vizesi yetişemeyenler ulaşımı nasıl yapacak? Şehre gelen üniversiteler ayrı yerden, orta öğretim ve ilköğretim ayrı, yaşlılar ayrı ve bir de normal sıradan vatandaşlarımız var. Bu kadar geniş ve kalabalık bir kitleye sadece iki noktadan hizmet yeterli olur mu? Hem bizim iki merkez ilçemiz yok mu?
Nüfusun çoğunluğunun yaşadığı Binevler civarında veya yakınlarında hiçbir yerde şube yok, en az iki veya üç şubenin Binevlere açılması gerekmiyor mu? Ayrıca üniversite bu şehrin fabrikası ve reklam yüzü buraya gelen yeni gençler şehri ilk önce kart kuyruğundaki olumsuzluklarla tanıyacak. Şehrimiz için hemen olumsuz duygular beslememeli, dakka bir gol bir dememeli. Öğrenci ilk işinde bu kadar sıkıntı yaşıyorsa ilk günden şehir hakkında ne düşünecek ya da siz olsanız ne düşünürsünüz? Bu sebeple üniversiteye bir ya da iki görevli görevlendirilip öğrencilerin kart işini orada yapmaları sağlanmalıdır. Böylece o insanlara kolaylık sağlanacak ve kartla birlikte şehir hakkındaki olumlu duygular da yüklenecektir. Hadi onlar genç diyorsunuz, ya yaşlılara ne demeli? Yaşlılar ne yapsın? Güneşin altında kalabalığın içinde sıra sıkıntısı ve işkencesi çektirmek onlara haksızlık olmaz mı?
Yetkililerden ricam halkın bu çilesinin görülmesi ve buna bir son verilmesidir. Belki bazıları ‘sadece belli önemlerde yoğunluk oluyor, diğer zamanlar bu kadar olmuyor’ diyecektir. Ama devletin ve hizmet edenlerin işi halkına kolaylık sağlamak ve onları rahat ettirebilmektir. Bu nedenle hiç olmazsa eylül döneminde okulların ve üniversitenin açıldığı şu aylarda geçici şubeler açılarak insanların işi kolaylaştırılabilir. Hem çalışanlara hem halka yapılan bu çile sonlandırılmalıdır.
Nasıl ola bundan sonra toplu taşıma kullanan insan sayısı azalmayacak ve sürekli artacaktır. O halde toplu ulaşımın yaygınlaşmasını istiyorsak onu kolay ulaşılabilir yapmalıyız. Onu kullananlara zorluk yerine kolaylık sağlamalıyız. Zira şehrin reklamını yapan sistemlerden biri de ulaşımdır. Hele de ulaşımda ulaşılan seviye. Bu nedenle şehrimizin daha yaşanılır ve iyi olması için öncelikle bu basit sorunlardan kurtulmalıyız.
Sorunlara çözüm odaklı yaklaşılan ve yaşanılır bir şehir olmamız dileğiyle…