Makalenin başlığını okur okumaz hemen yorumlara başladığınızı düşünüyorum. İşin içinde iş olduğu, adına ‘sürgün ya da yer değiştirme’ de diyebileceğiniz bir olayı yazacağım. Sağlık Müdürü Murat Coşkun ve Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Semih Yancar ile ilgili yazdığım köşe yazısı hukuka taşındı, hakaret olmayan sadece eleştirdiğim yazı nedeniyle de hakim ‘ret’ kararı verdi. Haklı olduğum davanın asla peşini bırakmam. Bugün size ismini Mehmet Akif bildiğim ve hayatımda yüzünü görmediğim, sesini bile duymadığım Ak Parti Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın mütevazi oğluyla ilgili gelişen olayları yazacağım. O arkadaştan da şimdiden özür dilerim, amacım onu kırmak, incitmek ya da deşifre etmek değil. ‘Mütevazi’ dedim çünkü çevresinden araştırdığım kadarıyla bir milletvekili oğlu olmasına rağmen babasının ünvanı onu büyütmemiş aksine daha da çok mütevazi olmasını sağlamış. Geçmiş dönemlerde bilirsiniz; değil milletvekilinin oğlu olan, yedi göbekten akrabası olanların bile birçoğu masa başında oturup aydan aya bankamatiğe maaşını çekmeye giderdi. Haram-helal noktasında bu genç arkadaşımızın babasının ünvanına güvenmeden kendi emeği ile çalışıp para kazanması takdire şayandır. Böyle temiz bir gence teşekkür etmek gerekir. Bu arkadaşımız Kamu Hastaneler Birliği Hizmet Binası (eski Devlet Hastanesi)’nda taşeron firma kadrosunda görev yapıyordu, ta ki ben o makaleyi yazana kadar. Birkaç ay önce Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekteri Semih Yancar’ı eleştiren bir yazı yazdım. İddialarımın hala arkasındayım. 2014 yılında 12 milyon TL’lik medikal malzeme, ortağı aynı olan iki medikal firmadan açık ihaleye çıkmadan pazarlık usulü yöntemiyle alındı mı? İhale komisyonunda hangi fetöcünün kardeşi var, ora kimlere emanet edildi? Gibi iddiaları ve soruları bu yazımda sormayacağım. Sağlık Müdürü Murat Coşkun'a da; sorunlu doğan bebekleri müfettişten kaçırmak için çamaşırhaneye dolduran özel bir hastaneyle ilgili nasıl bir işlem yapıldığını sordum. O da mahkemeye koştu, sonraki cevabında; ‘denetlendi, işlem yapıldı’ diye yazı göndermiş. O sorumsuzluk karşısında ne gibi işlem yapılmış hala detayı açıklanmadı. Kim kimi neden koruyor anlamış değilim… Milletvekili İmran Kılıç ve oğluna geri dönelim. Geçtiğimiz aylarda yazdığım makale nedeniyle içerisinde Milletvekili İmran Kılıç’ın oğlunun da yer aldığı, Kamu Hastaneler Birliği Hizmet binasında taşeron firma kadrosunda görev yapan 5-6 arkadaşın Necip Fazıl Şehir Hastanesine görevlendirildiğini duydum. İddiaya göre basına bilgi aktarıyorlarmış, gerekçeye bak. Kurumun sadece sekretarya görevini yapan taşeron personeller gizli bilgileri aktarıyormuş. Hangi bilginin dışarı çıkmasından korkuyor onu da anlamış değilim. ‘Taşeronlar nasıl gizli bilgiye ulaşırlar’ bahaneye bak. Doğruluk derecesini o gönderilen arkadaşlar çok iyi biliyor. Burada Semih Yancar, istediği personelini istediği hastaneye istediği kadroya görevlendirebilir. Buna ben karışamam, idareci olan kendisi.  Ben buradan Ak Parti Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’a sesleniyorum. Emekli müftümüz İmran Kılıç oğluna sahip çıkamadı. Belki de oğlu olduğu için, dedikodulara maruz kalmamak için, oturduğu koltuğu düşünerek sahip çıkamadı. Cumhurbaşkanımızın oğlu Bilal Erdoğan’la ilgili sayısız iddia atıldı, Bilal Erdoğan’ın üzerinden Cumhurbaşkanımız cephe alındı. O dönemde Cumhurbaşkanımız tüm dedikoduları kulak arkası yaptı ve oğlunun arkasında sonuna kadar durdu. Çünkü oğlunu çok iyi tanıyordu. Bugün o asılsız iddiaları kimlerin neden çıkarttığı ve oğlu üzerinde yapılan oyunlar meydana çıktı. Cumhurbaşkanımıza yakışır ve her yönüyle dünya gençliğine örnek olacak bir kişiliğe sahip Sayın Bilal Erdoğan’ın masumiyetini tüm halkımız gördü. Ama Cumhurbaşkanımızın asker arkadaşı olan fakat bu olaydan sonra dava arkadaşlığına şüphe ile baktığım İmran Kılıç aynı hareketi yapamadı. İlk dönem yapılacak Milletvekilliği seçiminde aday adayı olmayı düşünen Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Semih Yancar’ın bu hareketine sessiz kaldı. Çevresinin sonuna kadar güvendiği oğluna mı güvenemedi, yoksa koltuğunun eleştirilmesinden mi korktu? Şimdi diyebilirsiniz; bir milletvekili oğlunun yeri değiştirilemez mi? Tabiki değiştirilir, ama hangi gerekçe ile kim hedef alınarak ‘değiştirilir’ bunun irdelenmesi gerekir. Burada İmran Kılıç kadar bence Ak Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Ahmet Özdemir de sorumlu. Ak Partinin Kahramanmaraş’taki en etkin ismi olan Özdemir’in milletvekiline sahip çıkması ve bu konuda suçsuz insanların hırpalanmasına ve gururlarının incinmesine tavır alması gerekirdi. Bir insan siyasete atılacaksa, onun bunun karizmasıyla oynayarak, kendine sadık olan insanları göreve getirerek, bulunduğu koltuğu kullanarak yapmamalı. Milletvekilinin oğlunun yerini değiştirerek gövde ve güç gösterisi yapmamalı. İlk genel seçimde o milletvekiline rakip olabilirsin, Milletvekili Kılıç’ı rakip görebilirsin, aradaki rekabetin bu yönde çirkinleşmesi bence çok kötü bir olaydır. Eğer Konya’ya güvenerek çıktığın bu yola devam edeceksen istifa edip meydana çıkman gerekir.  Hedeflediğin koltuk uğruna her şey mubah değildir. Bu bir KADER meselesidir. Eğer KADER’inde varsa, kimse engelleyemez. Sayın Yancar sizde KADER’inizi mi yaşayacaksınız? Yoksa Milletvekili olacağım diye KADER’e inanmayacak mısınız? Bir günde inşallah KADER’i yazacağım…