15 Temmuz’da emperyalizmin uşaklarına dur dedik.  O gece, aslında tarihi değiştirdik..! Aradan tam bir yıl geçti. Ancak biz o günü yani 15 Temmuz’u çözmek için uğraşıyoruz,  oysa düşmanın A ve B planlarından söz ediliyordu… Oysa basiretli olsaydık, üzerimize oynanan oyunları anlar, anlamakla da kalmayıp, bozardık. Demek ki, bizde basiretli insanların sayısı çok az. Ya da gerçeklere gözümüz kapalı, bu da bizim eksiğimiz diye düşünüyorum… Evet, dün dostları ziyaretim sırasında ana konu 15 Temmuz darbe girişimiydi, her biri kendince tespitler yapmış. İsterseniz, bu kardeşlerimizin birer cümle düşüncelerini aktarayım, sonra ana konumuza dönelim inşallah! Dostlar diyor ki; “15 Temmuz bir diriliştir. Bir destandır. Hainlerin darbe girişiminidir. Hainlere hesap sormadır. Kızılın, yeşile boyanmasıdır. Mananın, maddeye galebe gelmesidir. Uyanıştır. Hesap sormadır. Direniştir. Bir milletin yeniden uyanmasıdır. Hak’kın elimizden tutmasıdır. Uçurumdan dönmektir… Milletin iradesine sahip çıkmasıdır. Demokrasi bayramıdır. Dayanışmadır, kardeşliktir, birliktir…”   KOMİSYON RAPORUNU OKUMAK GEREK "Bu hain girişim başarılı olsaydı 16 Temmuz sabahı paramparça bir ülke, birbirine girmiş bir toplumla karşı karşıya kalacaktık. En büyük hesap sahibi Cenabı Hak'tır. Harekat saatini önceye aldılar ve bunu gören millet de 'dur' dedi. Burada en büyük rolü Cumhurbaşkanımızın halkı sokağa çağırması oynadı. Meclisimiz toplandı. Bir bütünlük meydana geldi. Demokrasinin yanında darbelerin karşısında bir toplum işte böyle olur. Vatan haini kelimesinin hafif kalacağı bir kişinin piyon olduğu uluslararası bir tezgahla karşı karşıya kalındı. Türkiye gizli-açık 17 darbe sürecini geçirmiştir. Ortadaki tablo, demokrasi şuurunun topluma yerleşmiş olduğunu gösterdi. 15 Temmuz'dan çok çıkarılacak ders var. 15 Temmuz, yaşatılmalı, sebepleri ve sonuçlarıyla örnek olmalı." Allah bir daha böyle bir kara geceyi milletimize, devletimize göstermesin."(TBMM Darbe Komisyonu Raporunda ki konuşmalardan alınmıştır)” Gerçek bu… Evet, benimde söylemek istediğim konu burası. Bu kalmışmadan ders çıkartmak, sebep ve sonuçlarını iyi analiz etmek gerekiyor. Sosyal bilimcilere bu konuda çok önemli görevler düşüyor. Din adamlarımız kusara bakmasın demek ki, bizim önümüze ışık tutamamışlar. Bu konuda sivil toplum örgütlerine, basın mensuplarına da görevler düşüyor. Milletimize olup bitenleri en ince detaylarına kadar anlatmalı, gelecekte benzer tehlikelerle karşı karşıya kalmamalıyız. Mesela şu Şark Meselesi detaylı ele alınmalı. Üst akıldan nemalanan sivil toplum örgütleri teşhis edilmeli vs. Birde dünyanın diğer milletlerine bu yaşadıklarımızı iyi anlatmalıyız… Dostumuzu ve düşmanımızı iyi tahlil etmeliyiz. Zira dost ve düşmanı birbirinden ayıramayan milletler, tarih sahnesinden silinir, Allah göstermesin. Hadi kalın sağlıcakla.