Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen,
İki kazma kürek, iki de ırgat gerek,
Ancak hadi gel yapalım şunu geri desen,
Bir Sinan, bir de Süleyman gerek.
Mimar Koca Sinan’ın ölüm yıldönümü. Sayfalara sığmaz ama kısaca hayatından eserlerinden bahsetmek gerekir. Osmanlı padişahlarından I. Süleyman, II. Selim ve III. Murat dönemlerinde baş mimar olarak görev yapan Mimar Sinan, yaptığı eserleriyle dünya tarihine adını yazdırmıştır.
Mimar Sinan 29 Mayıs 1489 tarihinde Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu. 22 yaşında orduya asker yetiştiren Acemi Oğlanlar Ocağı‘na alındı. Burada dülgerliği öğrenen Sinan, yapı işlerinde görev aldı. Ayrıca bu dönemde çağın önde gelen mimarlarının yanında çalışma fırsatını da elde etti.
1514‘te Çaldıran Savaşı ve 1516-1520 arasında yapılan Mısır seferlerinden sonra, İstanbul’a dönüşünün ardından Yeniçeri Ocağı‘na alınan Sinan, Kanuni döneminde, 1521‘de katıldığı Belgrad, 1522‘deki Rodos seferlerinden sonra subaylığa yükseldi.
1526 yılında, yaya başı olarak çıktığı Mohaç seferinden sonra, cephane sorumlusu görevi verilen Mimar Sinan, 1529‘da Viyana, 1529-1532 arasında Almanya, 1532-1535 arasında da Irak’a düzenlenen, Bağdat ve Tebriz seferlerine katıldı.
Son Bağdat seferinde, Van Gölü‘nün üstünden geçecek üç geminin yapımını başarıyla tamamlaması, Sinan’a haseki unvanını kazandırdı. Bu rütbeyle, Korfu, Pulya ve Moldavya seferlerine katıldı.
1538 yılındaki Karaboğdan seferinde ordunun Prut Nehri'ni geçmesi için köprü gerekmiş bataklık alanda günlerce uğraşılmasına rağmen köprü kurulamamış görev Kanuni'nin veziri Damat Çelebi Lütfi Paşa'nın emriyle Mimar Sinan'a verilmiştir.
1539’da, Mimar Acem Ali‘nin ölümü üzerine onun yerine Saray Baş mimarı olmuştur. Daha sonra ordunun yapı ihtiyacını karşılamaya yönelik çeşitli görevler üstlenen Sinan, sefere gittiği yerlerde gözlemlediği farklı mimari yapılarla kendisini geliştirdi. Osmanlı’nın en güçlü döneminde yaşayan Sinan, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat olmak üzere, üç padişaha mimarbaşı olarak hizmet etmiştir.
1588 tarihinde İstanbul’da vefat ettiğinde ardında yüzlerce mimari eser bırakan Sinan’ın beyaz taşlı, sade bir yapı olan türbesi, Süleymaniye Külliyesi’ndeki, Haliç duvarının önündedir.
Mimar Sinan 81 camii, 51 mescit, 55 medrese, 26 darül-kurra, 17 türbe, 17 imarethane, 3 darüşşifa (hastane), 5 suyolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 hamam olmak üzere 375 eser inşa etmiştir. Edirne'de yaptığı Selimiye Camisi Dünya Kültür Mirası listesindedir.
Mehmet Akif Ersoy’un ifadesi ile…
“Yıkmak, insanlara yapmak gibi kıymet mi verir?
Onu en çolpa herifler de emin ol, becerir.
Sade sen gösteriver “işte budur kubbe!” diye,
İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye…
Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhât, o zaman,
Bir Süleyman daha lazım yeniden, bir de Sinan…”
Rahmet ve minnet ile…