Üzülsek mi yoksa sevinsek mi?.. Şahsen ben pek de memnun değilim… YKS baraj puanı ne yazık ki düşürüldü. Bu aslında bizim eğitim ve öğretim hayatında düşüşümüzün tabiri caizse yerlerde süründüğümüzün resmidir.

Her şeyden önce çözüm, baraj puanını düşürmek değildir; çözüm TYT ve AYT’nin içeriğini düzeltmektedir. Yani konu olarak bu sınava giren gençlerimizin hem sosyal yaşamda hem de fen bilimler hayatında elzem ve bilinmesi gereken konuların sınavda sorulmasıdır. Gereksiz, malayani, saçma sapan soruların sorulmaması gerekir.

150 puandan 140 puana; 180 puandan 170 puana düşürülmesi tam bir fiyasko ayrıca da komedi… Peki bu bir çözüm mü? Elbette ki HAYIR!.. Biz bu hamleyle çalışan, araştıran, bilen bir gençlik değil; düşünmeyen, araştırmayan, çalışmayan af buyurun ebleh bir gençlik grubu oluşturuyoruz maalesef...

Acil bir çözüm üretilmeli! Ben 15 yıllık eğitim ve öğretim hayatıma dayanarak söylüyorum. Bu işi yetkililer yapamıyorsa ben gönüllü olarak 1 Kuruş dahi almadan ivedi bir şekilde çözüm üretirim. Yeter ki bana yetki verilsin.

Hiçbir şey bilmesek dahi şu an ülkemizde

Fen Liseleri

Anadolu Liseleri

Sosyal Bilim Liseleri

İmam Hatip Liseleri

Güzel Sanatlar Lisesi

Spor Liseleri

Meslek Liseleri vs… mevcut. Bizler bu liselerin içeriğini geliştirerek direkt üniversiteye öğrencilerimizi yerleştirmeliyiz. Bunu da yaparken üniversitelerimizdeki fakülte ve bölümleri göz önünde bulundurarak planlı bir şekilde koordine etmeliyiz. Yani yığılma olmamalıdır. Bu da demek oluyor ki biz en iyisi SINAVI kökten yok edip kaldıralım olsun bitsin!..

Bunu eğitime yönelik her yazılarımda defaatle söylüyorum. Ne yazık ki dinleyen, duyan, anlayan ve uygulayan bir kişi yok. Allah akıl ve fikir versin bu yetkililere ve millete…

Sonra da diyoruz ki bu eğitim ne olacak? Vallahi bu kafayla gidersek cahil bir gençlik güruhu meydanları dolduracak Türkiye; Suriye, Irak, Lübnan vs… gibi olacak…

Öte yandan Türkiye’mizde lüzumsuz hatta gereğinden fazla üniversiteler var… Bu kadar üniversite boşuna… Bir ülkenin eğitim başarısı çok üniversiteler açmakla olmaz; olamaz…

Bu memleketin her bir köşesinde çiftçiye, çobana, terziye, sanayiciye, çaycıya, tarakçıya, berbere, semerciye, kaşıkçıya, saatçiye, tamirciye, elektrikçiye, sucuya, boyacıya, yüncüye, kunduracıya… Saymakla bitmez; birçok mesleki dallarda kişilere ihtiyaç var.

MEB+YÖK+ESNAF=MESLEK formül bu!.. Bütün birimler koordineli çalışmalı. Ayak bir yana; kol bir yana; baş bir yana oynayıp durmamalı… Öğrenci sayısı belli; iş (meslek) istihdam açığı belli; üniversite sayısı belli… Eee ne duruyoruz! Yerleştirme yapsana…

Bu gençlerimizin hali ne olacak? Öğrencim daha ilk seferinde sınavdan bıkmış; durumu olsa özel üniversiteye istediği bölüme koşarak gitmek istiyor. Diyorum ki, dur; bekle! Yok olmaz hocam! Ben BUNALDIM ve SIKILDIM… NEFRET EDİYORUM sınava girmekten, diyor. İkinci kez girmek istemiyorum, diyor.

Söylenecek ve eleştirecek laf çok sevgili okurlarım, takdir sizin…

devam edecek…