Zamanın hızla akıp gitmesi başta umursanmaz; fakat geriye dönüp bakıldığında her gün başıboş dolaştığının ve sadece eğlenceye yer verildiğinin farkına varılınca çok geç olduğu anlaşılır.
Çoğumuz genellikle televizyon seyreder, oyun oynar bütün günümüzü eğlenceye ayırırız ve bu davranış sürekli böyle devam eder.
Sonunda geminin vapurdan kalktığını görünce de artık bir iş yapmaya kendimize yararlı alışkanlıklar kazanmaya veya başarı için adım adım ilerlemeye çalışırız.
Ümitsizlik yola koyulmamızı engelleyebilir; ama zaman geçti mi onu geri getirmek mümkün değildir. Bu yüzden verimli işler yaparak kendimize ve topluma hizmetlerde bulunacağımız işlerle ilgilenmeliyiz.
Yapmak istediğimiz işlerimizi de ertelememeliyiz.
Her şeyi zamanında yapmalıyız.
Zamanı muma benzetirsek kısa sürede mumun eridiğini gözlemleriz.
Yapmamız gereken işleri zamanında yapmamak, bizi aklımızın alamayacağı kadar kötü yerlere götürebilir. Sürüklendiğimiz çöl bizi yutar.
Zaman tükenince biz de mum gibi erir, sonucun bize olumsuz ışıklarını yansıttığını görürüz.
Bu nedenle geç olmadan zamanımızı verimli değerlendirmeliyiz.
Bilmeliyiz ki; hedefe ulaşacak olan yerinde duran büyük dağ değil, yolunda ilerleyen küçük karıncadır.
Üstad’ın bir nakaratı ile yazıma son vermek istiyorum;
Geçen Dakikalarım- (Necip Fazıl Kısakürek)
Kimbilirnerdeseniz, Geçen dakikalarım? Kimbilirnerdesiniz?
Yıldızların korkarım, Düştüğü yerdesiniz; Geçen dakikalarım?
Acaba tütsü yaksam, Görünür mü yüzünüz?
Acaba tütsü yaksam?
Siz benim yüzümsünüz Eğilip suya baksam, Görünür mü yüzünüz?
Gitti bütün güzeller; Sararmış biri kaldı, Gitti bütün güzeller.
Gün geldi saat çaldı, Aranızda verin yer; Sararmış biri kaldı!..