Bu konuda belki kırkıncı defa yazıyorum. Kahramanmaraş için ne yazarsak yazalım... Ne söylersek söyleyelim. Toplumu değiştirmek çok zor. Yani öz programınızda da ne varsa, osunuz. Önce genetik, yani soydan gelen yapı... Sonra da 15 yaşına kadar maruz kaldığınız dış etkiler. Ben diyeyim dayak. Siz deyin eğitim. İşte insanın oluşumu. Genetik yapınız ve 15 yaşınıza kadar aldığınızın dışında çok bir değişiklik olmuyor. *** Başka bir deyişle; “Kırk yıllık Hani olur mu Kani?” Adam duyarsızsa. İstediğin kadar  yaz konuş... Kahramanmaraş’ın hiçbir şeyine ilgisi yok... Varsa yoksa yellenecek kebaplar... Ara sıra da yoldan şikâyet ederler... O da lüks arabasının lastikleri eskimesin diye... Veya otomobili toz olmasın diye... Bu arada dini görevlerini de tam yaparlar. Namazda niyazda bizden öndedirler. Tamam da kardeşim, istişare nerede? Şehrin sorunlarına sahip çıkmak nerede? Peygamber(s.a.v.) efendimizin sünnetleri nerede? *** Duyarlı insanları biliyoruz. Bunlar kendilerini belli ediyorlar. Önemli toplantılara katılıyorlar. Şikâyetlerini çekinmeden söylüyorlar. Yardım derneklerinde ve vakıflarda çalışıyorlar. Bunları iyi tanıyorum ve tanıyoruz. Üzücü olan nedir biliyor musunuz? Bunların sayısı 400–500 civarında... Tek tek isimlerini sayabilirim. Nüfusumuz 500 bini geçti... Orantı yapın. Binde bir. Katılımcı insanımızın oranı bu kadar. Duyarlı insan sayımız bu kadar. *** Nasıl artıracağız bu sayıyı? Her zaman söylediğim gibi. Kahramanmaraş bir türlü değişmiyor. Duyarlı insan sayısını artırmanın yolları belli… Demokratik yolları zorlayacağız. Sivil Toplum Kuruluşlarını güçlendirmeliyiz. Derneklere ve siyasi partilere üye olmalıyız. Dini toplantılarda da Kahramanmaraş’ın sıkıntılarını tartışmalıyız. Toplantılarda şehrin sorunlarını konuşup paylaşalım. Kalp kırmadan çözüm yolları gösterelim. Konuşmaktan korkmayalım. İstişare sünnettir beyler... Bu şehir bencillikten geri kalıyor. ben değil biz demeyi mutlaka öğreneceğiz İnşallah. Hayırlı günler.