8. Mart. DünyaKadınlar Günü… Daha öncesinde defalarca kez yazıkaleme aldım… Ne var ki hiç durmadan yazmak gerekiyor. Kadınlara yapılan sözelve fiziksel şiddetin sınırlarının tarifi yok… Aştılar… Hiçbir cümle kadınlarauygulanan şiddeti anlatmaya yetmiyor… Ne yazsak az kalır… Ama… Yine de sanırımyazmak gerekiyor…

Hegemonya: Erkekveya kadın hegemonyası kadını ve erkeği kendi kişiliğinden çıkartıyor vekarakterinden uzaklaştırıyor… Absürdlüğü normalleştiriyor… Kanıksatıyor… Sıradanlaştırıyor…Ayrıca kadınları yok sayan toplumlardan hayır gelmez…

Baskı: Baskı ileher dediklerini yaptıracaklarını zanneden kişi veya yönetimlerin sonuhüsrandır… Baskı ile sorunlarınıza çözüm bulamazsınız… Baskı insanları yanlışasürükler… İnatlaştırır… Örneğin:İran hâlâ başörtüsü gibi bir sorunla uğraşıyor… Kendini kontrol edemeyen erkekhegemonyası kadınları tepeden tırnağa kapatarak sorunu böylelikle çözmek gibi,bir yanlış içerisindeler… İnsanların hayatına karışmak, yaşamlarını kendikuralları ile şekillendiren bir yönetim şeklinin veya bireysel bir davranışınsonu vahimdir… İsteyen başörtüsü takar istemeyen takmaz… İnsanların nasılyaşayacağına buna karışmaya hiç kimsenin hakkı yoktur… Herkes özgür iradesi ileistediği gibi yaşama hakkına sahiptir.

Ayrıca… ‘’ Kadınolsun erkek olsun fark etmez... Beyninin içi örtülü değilse, perdesi yoksa… Neyapsanızda fark etmez… … Kat kat örtünüp hafızasında örtü yoksa yani hafızasınınve gözlerinin perdesi yoksa ne yapsanızda boş…’’ ‘’ Örtünmek yalnızca başıörtmek demek değildir… Örtünmek… Hafızanın örtünmesidir…

Yazılı ve GörselBasın Faktörü ve Sorumsuzluk: Aslına bakarsanız bu şiddet uzun yıllardır vardı.Basın yayın ve görsel medya nihayet bu konuya daha duyarlı davranmaya başladı.Bir bakıma başlamak zorunda kaldı. Daha duyarlı davranmaya başlayınca toplumdabu sorunu daha net görür oldu… Kadını ve erkeği durmadan hiçbir işe yaramayan,cinsel obje –meta olarak gösterip, öz değerlerinden kendi kültüründenuzaklaştırırsan, insanların durmadan şehvet duygularını artırırsan, sonucunböyle olması kaçınılmazdır… Yazılıbasın ve görsel medya, işin ne boyutlara geldiğini sanırım artık anlamıştır…  Görüyor musunuz sorumsuzca basit bir şeymişgibi kâr amaçlı yapılan bir düşünüşün, bir eylemin, sonuçlarını?

Kendi gerçeğimiz:‘’ Gerçeğin yüzü çirkindir kimse görmekistemez…’’ Bu toplum kitap ve gazete okumayı çok sevmeyen, sinema vetiyatro kültürü olmayan bir toplum… Tek eğlencesi çoğunlukla TV izlemek…  Yani topluma en kısa yoldan ulaşmanın yolu TVekranları…

Çözüm… İlkeli yayınyapmak: İlkeli yayıncılık yapıldığı zaman bu şiddet azalacaktır. TV’ lerdeyayınlanan şiddet eğilimli dizilerden vazgeçildiği zaman, şiddete meyilliinsanların şehvet duyguları normalleşme sürecine girecektir… İnsanlara dahasakin, daha relax, daha bir birinin halini anlayabilen yani olabilirliliği olannormal bir hayatın iniş ve çıkışlarını anlatan televizyon programları… Örneğin:Abartılı aşk dizilerinden( yani hayal âleminden) abartılı dram dizilerinden (bazı insanlar acıdan beslenir…) abartılı eğlence dizilerinden ( dünya yansaumurunda olmayan…) gibi, diziler yayınlanmadığı zaman, inanınız her şeybambaşka olacaktır… Sorumlu, ilkeli yayıncılık yapılması bir an önce şiddetsarmalından uzaklaşıp normalleşmeye gidilmesi ve toplumu, ‘’ Vur patlasın çal oynasın kültürü…’’ zihniyetinden uzaklaştırmakgerekiyor…  Bütün bu olumsuzluklarınyerine, düşünen, okuyan, soran, sorgulayan, özel hayatı rencide etmeyen, duyarlıinsan konumuna getirmek gerekiyor… ‘’

Türk toplumu veahlak: Şiddet uygulayan insanları görünce bu durum sanki bütün bir toplumunahlak değerlerinin dezenformasyona uğradığı gibi bir izlenim çıkıyor… Hayır,öyle değil… Bütün bir toplumun kötü bir ahlaka sahip olduğu anlamına gelmez…Türk toplumu olarak genetiğimizden gelen iyi insan olma gibi bir özelliğimizvardır… Toplumumuzun çoğunluğu iyi insanlardan oluşuyor… Şiddet yanlısı olaninsan sayısı çok azdır… Bütün dünya toplumlarında olduğu kadardır… Yani şiddetolgusu yalnız bizim toplumumuz için geçerli olan bir sorun değildir… Bütündünya toplumları aşağı yukarı böyledir… Yapılan istatistikler gösteriyor kitoplumların % 85’i iyi insanlardan oluşur. Geriye % 15’lik gibi bir dilimkalıyor ki, bunun üstesinden bütün toplumlar rahatlıkla gelebilirler…

Çağdaş ülke nasılolunur? Bir ülkenin çağdaşlaşması ve ilerleyebilmesi ancak kadın ve erkeğinbirlikte çalışması –üretmesi, sosyal hayatın içerisinde beraber hareket etmesiile mümkündür…

Kadın ve erkek: Kadınlarıve erkekleri şekilden şekile sokmayınız… Şekilden şekile sokulanlarınsonuçlarını görüyoruz… Hiçbir şey yapmaya gerek yok… Cinsiyet ayrımı yapmadanbirbirini insan olarak görmesi yeterli olacaktır… Ne dersiniz! Gününüz sağlıkve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız.

Evrensel Hukuk: Madde2: Kuvvetler ayrılığı: Yasama, yürütme ve idare ile yargı yetkileri olarakadlandırılan ve millete ait olan kamu kudretinin tek elde toplanmayıp, ‘’Demokratik Hukuk Devleti’’ ilkesine uygun bir şekilde kamu kudreti kullanıcılarıarasında liyakat ilkesi ile hareket ederek ve uygulayarak paylaştırılmasıdır.

İnsan: Ailesine…Karısına… Kocasına… Evlatlarına… Akrabalarına… Çevresine… Güzel davranışlarsergileyen insanları tenzih ediyorum… Eleştiriler insanlıktan nasibini almamışinsanlar için yazılmıştır…