Kadın ve çocuk cinayetleri…Hz. Muhammed. (s.a.v)....Bir sözünde “Utanmıyorsanız dilediğinizi yapabilirsiniz.. ..” diyor. Bu cümle yabana atılabilecek haybeden söylenmiş bir cümle değil. Üstünde durup derin derin düşünülmesi gereken bir cümle…Râsulullahbir cümle ile öyle çok şey anlatıyor ki… Tabii ki anlayana… Ama bunlarda anlamak şöyle dursun.Korku yok.Utanma yok.Öfke kontrolü desen, hiç yok. İşin aslı hiçbir şey yok. İnsanlık yok. İnsaniyet hiç mi hiç yok. Aynı yastığa baş koyduğu veya her hangi sıradan bir kişiyigözünü kırpmadan öldürebiliyor. Yani onlar için fark etmiyor. Kendi kanından, kendi canından olan evladınıbile gözünü kırpmadan öldürebiliyor.Canice- vahşice ve kolayca katil olabiliyor. Daha doğrusu “Âzrail” gibi olabiliyor. Azrail’in işini bile yapmasına gerek kalmıyor. “Hepsi Azrail olmuş zaten…”Bu katillere ne söyleyebiliriz ki! Bunlar nasıl bir ruh yapısına sahip ki böyle kolayca insan öldürüp, katil olabiliyorlar. Cani yönleri çok fazla geliştiği için mi?Yoksa bir anlık gaflet mi? Açıkçası şu yaşanılan insanlık dramı…“ Şu dünyada yaşayan her insan, görmek istemediği kadar kör, duymak istemediği kadar sağırdır.”
Şimdi biz, toplum olarak bu ülkenin Âlimlerine… “Âlimler bu konuyla alakalı fetva verebilir misiniz? Ne güne duruyorsunuz? Her şeye fetva vermeyi biliyorsunuz. Kadın ve çocuk cinayetleri için de fetva veriniz lütfen! Sayın İlahiyatçı hocalar,yıllar yıllar boyunca tv ekranlarında“Kuran”çevirilerinde “esire üstün”diye diye takılıp, saatlerce konuşmaya gelince ahkâm kese kese çekinmeden-sıkılmadan konuşuyorsunuz. Her şeyi iyi biliyorsunuz. Kadın ve çocuk cinayetleri içinde konuşabilirsiniz. Yoksa dilinizi mi yuttunuz?Diye, bu toplumda yaşayan duyarlı insanlar olarak hesap sormaz mıyız?
Hangi kitaba,hangi dine, hangi insanlığa, hangi ilime,hangi bilime, hangi gelişmişliğe sığar bu zülüm? Tabii ki toplum olarak “hepinizden hesap soracağız”demek zorundayız.
Toplumda infial yaratan olaylar meydana geldiğinde, o ülkenin insanlarının, maneviyat yönünü geliştirmek ve düzenlemekle sorumlu olan Âlimlerinden ve insanların bireysel özgürlüğünü, can güvenliğini, düzenlemek- korumakla sorumlu olan yöneticilerinden, siyasetçilerinden veyapolitikacılarından, hesap sorulur. Toplumun yüreğini kanatan böylesi olaylar, zira…ya kanunlar yeterli değildir, ya caydırıcı cezalar verilmiyordur,( kanun esaslarında değil uygulamada sorun vardır…) ya da o ülkenin önderleri veya liderleri, gerekli ihtimamı veya duyarlılığı göstermiyordur.Gazetelere “çok üzüldük çok üzüldük” diye, demeçler vermek marifet değildir, sorunu çözmüyor. Sanki sahte gibi geliyor.
Tezer Özlü…“Sizi; yalan söylediğinizi anlayacak kadar tanımak istemiyorum…”
***Nasıl bir ceza hukukumuz var ki, bu canileri Azrail olmaktan alı koyamıyor. Nasıl hukukçularımız var ki bunların böyle vahşi cinayetler işlemesine, göz yumabiliyorlar? “Bu ülke başarılı hukukçular yetiştirmiştir” diye lafa gelince herkes güzel güzel konuşuyor.Hangi hukukçular bunlar? Neredeler? Gazete sayfaları her gün işlenen kadın veya çocuk cinayetleri ile dolu… “Bakar kör olmayalım…” Ya yöneticilerimizde ya Âlimlerimizde, ya siyasetçilerimizde, ya hukukçularımızda, ya da kanunlarımızda… Bir yerde bir şeyler yanlış…
Geç kalınmış bir karar ama… Bana kalırsa tez günde bu ülkenin en başarılı hukukçuları,Âlimleri, yöneticileri, siyaset ve politikacıları, bilirkişileri, caydırıcı,en ağır cezai müeyyideleri uygulamak ve kalıcı olarak hayata geçirebilmek için “Kral Arthur ve Şövalyeleri”gibi yuvarlak masa toplantısı yapmaları, bir araya gelmeleri ve panel düzenlemeleri gerekiyor. (Ayrıca şu yaşanan bu durum insanlığın ne kadar geri kalmışlığını da gösteriyor. Bu da ayrı bir konu…)Yani her kim olursa olsun makam ve mevkiini, siyasi- politik dünya görüşünü bir yana bırakıp, bir araya gelip, bu konuya çözüm bulmaları gerekiyor.
İnsanlık dışı vahşi cinayetler işleniyor.Bu ülke önderleri, politikacıları, siyasetçileri, Âlimleri bu işi çözemiyorsa, toplumda yaşayan sıradan herhangi bir insan olarak ne yapmak lazım…
Milletlerarası Adalet Divanı…Lahey ‘e mi başvuralım… yani açıkçası çözecekseniz hemen çözün…Çünkü adaletsizlik toplumda yaşayan duyarlı insanları isyan etmeye zorlar. Bu ülkenin daha büyük sorunlar yaşamasını istemiyorsanız, bir an önce bu sorunun kökten çözülmesi gerekiyor. İlgili mercilere duyurulur…
*** Toplum sorumluluğu… Toplum olarak cinayetlere “dur” diyeceğiz.Kadın ve çocuk cinayetlerini protesto edeceğiz. Cinsiyet gözetmeksizin cinayetleri protesto edeceğiz. “Kanunların ağırlaştırılması lazım...Yetkili kişiler, makam mevki sahibi kişiler, sorumluluklarınızı hatırlayınve gereğini yerine getirin”diyeceğiz. Cani ruhlu insanları kıpırdayamayacak hale getirin diyeceğiz. İnsanlığımızı hatırlamamız lazım. İnsan olmanın gereğini hatırlamamız lazım. Yayın organları görsel ve yazılı medya sorumsuzve şiddet içerikli yayınlar yapılıyor,şiddete özendiriliyor bunun üstündedurup düşünmemiz lazım… Diyeceğiz.
Son söz…
Nazım Hikmet Ran: “Sana korkmayacağın bir dünya bırakıyorum.” Şiirini hatırlamamız lazım.“Ey benim iyimser hallerim, Çabuk aldanışlarım, Hep inanışlarım, Alttan alışlarım, Hatayı hep kendimde buluşlarım, Değmeyecekleri kafama takışlarım, Yoktan yere akıp giden gözyaşlarım,Herkesi insan yerine koyuşlarım, Hepinize elveda… Artık ben kimsenin, Hiç kimsesi olmayacağım…”
Dünyada yaşayan canlıların içinde “en onurlusu ve akli melekeleri yerinde olan tek canlı varlık İNSAN olarak” zulme karşı çıkmak “zülüm etme” demek zorundayız. Kadın ve erkeği ile… “Öldürme… Kadın ve çocuk cinayetlerine HAYIR… Cinayete hayır.” Biz size böyle bir Hak vermedik, vermeyeceğiz diyeceğiz. Demek zorundayız. Bakınız Robert De Niro ne diyor…”İnsan gibi yaşayıp insan gibi ölmeyi öğreneceğiz…” Ve…Kadının erkekten, erkeğin kadından, çocuğun ebeveynlerinden,insanın insandan korkmayacağı, korkmadan yaşanılası vicdanlı-merhametli ve adaletli bir dünya için…“Âzrailleşmeye Hayır…” Ne dersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız.
Lahey nedir? Lahey,Hollanda’da Güney Hollanda eyaletinde Hollanda Krallığı devletinin efektif başkenti ve içinde bulunduğu eyaletin merkezi olan şehirdir. Lahey Hollanda Krallığı hükümetinin, bakanlıklarının, parlamentosunun, Hollanda Yüksek Mahkemesi’nin ve Hollanda Devlet Konseyi’nin bulunduğu şehirdir.Lahey Adalet Divanı, Milletlerarası Adalet Divanıdır. Birleşmiş Milletlerin bir kurumudur.
Semra Üstündağ