Başta ABD, Rusya, İngiltere ve diğer sömürgeci Avrupa ülkelerinin çıkar çatışmalarına sahne olan coğrafyaların birçoğu doğu-batı ya da kuzey-güney olarak ikiye ayrılmıştır. 2.Dünya Savaşından güçlü bir şekilde çıkan iki ülke arasındaki rekabet soğuk savaşa dönüştü. Konvansiyonel silahların yerini parmak uçlarıyla idare edilebilen modern, güdümlü, kimyasal ve atom silahlarının aldığı bu döneme girildi. Uzayı dahi aralarında paylaşmak isteyen bu iki süper güç himayesine almak istediği istikrarsız ülkelerde önce kaos çıkartır sonrasında iç çatışmaya sürüklediği gruplardan birini çıkarları doğrultusunda desteklerler. Onlara başta silah olmak üzere savunma yani askeri teknolojilerini pazarlama yolunu seçerler. Başarıya ulaşamamış Almanya’nın ikiye bölünmesini saymaz isek; Kore, Vietnam ve şimdilerde Suriye bu ülkelere örnek olarak gösterebiliriz. 2.dünya savaşının sonucunda savaşı kaybetmiş olan Almanya’nın başkenti Berlin, Amerika Fransız,İngiliz ve Sovyet güçlerince 4 farklı yönetim bölgesine ayrıldı. Ardından batı ittifakı yönetim birimlerini birleştirme kararı aldı; ancak Sovyet Rusya bu birleşmeyi kabul etmedi. Batılı kuvvetler ise bu reaksiyon sonucunda komünizme karşı yeni bir düzen oluşturmayı amaçlayarak saf oluşturdular. Rusya ekonomik anlamda komünizm siyasi anlamda otorite kurmak amacındaydı.Bu çekişmelerin sonucunda Berlin duvarı örüldü. Kore’ de ise senaryo yazılmıştı ve oynandı. Güç, silah, komünizm, demokrasi…2.dünya savaşının bitmesi ile Kore yarımadası üzerindeki Japonya hâkimiyeti sona erdi. Ancak, soğuk savaşın başlaması ile yarımada siyasi olarak ikiye bölündü ve güney kısmı ABD, Kuzeyi ise Sovyetler birliği tarafından işgal edildi. Böylece 38.paralelin kuzeyinde ve güneyinde ideolojik olarak farklı” kardeş düşman” iki devlet ortaya çıktı. Kuzey Vietnam’ın komünist yaşam tarzı A.B.D ‘yi rahatsız etmişti. Vietnam’a yerleşmek isteyen Amerika ,vatandaşları tarafından anlamsız bulunan bir prestij kaybı yaşadı.
A.B.D ve Rusya için Suriye’nin önemi Biri stratejik ortağımız diğeri tarihi mert düşmanımız. Rusya’nın Akdeniz’e inme politikası, inemiyorsan da bölgede güçlü ol politikası ile devam ediyor. ABD ise kendine rakip gördüğü Rusya’yı uydularında istemiyor. İkisinin de ortak amacı prestij. 2.Dünya Savaşı sonrası oluşan kutuplaşmanın iki aktörü aralarında güç gösterisini farklı şekillerde uygulamaya koyuyor. Daha geçen hafta içinde ABD senatosu YPG/PYD terör gruplarına ağır silah satışına Türkiye’ye rağmen onay verdi. Aynı durum Rusya için de geçerli. Aslında ABD, Rus hamlesini kırmak amacıyla kendine maşa gruplar arıyor. Göz göre göre İşid’e sarılamayacağına göre bu işe en uygun, ihtirasları olan terör gruplarına kucak açtı. Ben bu yazıyı yazarken telefonuma son dakika haberi geldi. ABD savunma bakanı “Türkiye’nin kaygılarını gidereceğiz” açıklamasında bulunuyor.Bakalım bunu nasıl becerecekler hep birlikte göreceğiz. Rusya ile Suriye arasındaki en güçlü ilişki, hiç kuşkusuz Rusya'nın Şam'a gerçekleştirmekte olduğu silah ihracatı. Rusya ile Suriye arasına 2005'den bu yana yapılan silah sözleşmelerinin değeri 5,5 milyar dolar düzeyinde. Rusya'nın dünya silah ihracatında Suriye'nin payı yüzde 37 düzeyinde olsa da, Suriye'nin gerçekleştirdiği silah ithalatındaki Rusya'nın payı ise yüzde 71. Moskova'nın Suriye politikasını belirleyen en önemli konulardan biri, Rusya’nın Suriye’de yer alan Tartus deniz üssü. Rusya’nın Akdeniz kıyısında Sovyetler döneminden bu yana bulunan Tartus deniz üssü, stratejik öneme sahip. Şam rejiminin yıkılması, Rusya'nın bölgede var olan tek üssünü kaybetmesi anlamına geliyor. Rusya'nın Suriye mücadelesinin arkasında yatan en önemli nedenlerden biri de, Suriye üzerinden Basra Körfezin'den Avrupa'ya döşenmesi planlanan doğalgaz boru hattı. Bu planın baş oyuncusu ise Katar. Katar'ın amacı alternatif enerji kaynakları arayışında olan Avrupa'nın doğalgaz piyasalarını elde etmek. Rusya'nın bölgede güvenilir iki müttefiki var: Biri İran, diğeri ise Suriye. Rusya'nın itirazına rağmen Suriye'ye yapılabilecek olası bir dış müdahale sonucu Esad'ın yıkılması Rusya'nın uluslararası saygınlığına önemli bir darbe vuracak. Müttefikini koruyamayan bir Rusya, kendisine yakın gördüğü ülkelerin güvenini kaybedecek ve kendisinden uzaklaşılmasına neden olacaktır.