Bu gün acı çekmek edebiyatından beslenen insanlara biraz bakalım mı?Acılardan olumsuzluklardan umutsuzluklardan beslenen insanlar nasılinsanlardır? Bu tarzda olan insanlar, acı çekerek yaşamayı bir yaşam biçimi halinegetirmiş insanlardır diyebiliriz… Nerde olumsuzluk varsa o olumsuzluğun üstüne,define bulmuş gibi atlarlar... Olumsuzluklar onları rahatsız etmediği gibi hepaynı cümleleri sarf ederler. Örneğin: Ne derler… ‘’Ben demiştim…’’ ‘‘Hah…Gördün mü?’’ ‘‘Benim dediğim çıktı…’’ gibi, hep kötümser konuşurlar. Kötü venegatif cümleler kurarlar. Kötü ve negatif elektriği üstlerine çektikleriyetmezmiş gibi bir de etraflarına durmadan negatif enerji yayarlar... ‘’ Her şeyi kendileri biliyordur…’’ Başka birdüşünceye veya başka bir bakış açısına tahammülleri yoktur. Arabesk bir düşünüştarzına sahiptirler… ‘’Felaket tellallığı yapmakta bir beis görmezler.’’
Nerde acıklı, nerde acı veren, nerde kötümser bir düşünce varsa, onlarahitap eden bir düşüncedir. Acıdan beslenmeye o kadar alışmışlardır ki,hayatlarında olumlu bir olay olsa dahi, onu bile acıklı hale getirmeyeçalışırlar. ‘’Kurumuş bir yaprak gibi oradan oraya savrulup dururlar.’’Çünkü acı onların en temel beslenmemekanizmalarıdır. Psikolojileri sağlıklı değildir. Bu sağlıksız yaşambiçimini öylesine kanıksamışlardır ki, onlara normalmiş gibi gelir. Her ankaramsar bir tablo çizerler. Çözüm üretmezler. Anca olumsuz olumsuz konuşupmoral bozarlar… Sadece ve sadece negatif bir sinerji yayarlar etraflarına… Onlara göre… ‘’Dünya mahvolmuş, her şeykötüye gitmiş, bitmiş, tükenmiş, gidişat hiç iyi değildir…’’ Düşünüpdüşünüp, ortaya kötü bir düşünce tarzı çıkartırlar. Böylesi insanları iknaetmek zordur. Hatta imkânsızdır. Çünkü inanılmaz şekilde inatçıdırlar. Sabitfikirlidirler. Ve… Güzel bir oluşumaveya düşünceye bile tahammülleri yoktur. Duymaya, görmeye bilesinir olurlar. Onlara göre dünya nasılbitmiş, tükenmişse, Türkiye’de öyle bitmiş tükenmiş, her şeyler kötüdür. Buülkede hiç iyi şeyler olmuyordur. Aslına bakarsanız görmek istedikleri tamda budur… Bilinçaltındaki saklıdüşüncelerinin yansımasıdır.
GrigoryPetrov’un eseri… Beyaz Zambaklar…Finlandiya’nın bataklıklar içinde bir esaret ülkesi olmaktan, özgür bir BeyazZambaklar ülkesine nasıl dönüştüğünü anlatan bir kitaptır. Bu kitap tümyoksulluğa, imkânsızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen bir avuçaydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere,doktorlardan iş adamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza birdayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmakiçin nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimdegözler önüne sermektedir.. Romanda acıdan beslenen insanların negatifliğini,tembelliğini, kendi yanlışlarından kaynaklanan olumsuzlukları kadermiş gibikabullenişleri anlatılmaktadır.
Kahramanlarve Millet… Kahramanlar mı milleti yönlendiriryoksa kalabalıklar mı? Yazar Carlyle ve Tolstoy’ un fikirlerinden hareketlemilletlerin kaderini neyin belirlediğini sorgular. Carlyle milletleri Napoleon,Sezar gibi kahramanların elinde şekillenen bir malzemeye benzetir. Carlyle göremillet kahraman olmadan bir saman yığını gibidir. Tolstoy ise tarihi bireylerinyönlendirdiğini, kalabalıkların içindeki küçük adamların kahramanı ve tarihioluşturduğunu söyler. Yazar Petrov’a göre ikisi de haklıdır… Okunası bir kitap…
Son söz
Acıdan- acı çekmekten beslenen, acı edebiyatıyapan ve bunu yaşam biçimi haline getiren, psikolojik sorunları olan, böylesineumutsuz ve sağlıksız düşünen insanlardan uzak durmak gerekir… Çünkü bu tarzda olan insanlar bütün enerjinizi boşa tükettiklerigibi, bütün zamanınızı da boşa harcarlar ve karamsarlığa sürüklerler… Kısacasıböylesi insanlara karşı toleranslı davranmanın da bir faydası yoktur. Boş birçaba olur… Çalışmayan üretmeyen birilerine avuç açan tembel insanlar bütünacılarını kadere bağladıkları gibi bu acıdan da beslenirler… Oysa… Güçlü vesağlam kişilikli karakter sahibi, çalışkan- dürüst insanlar, acının- acıedebiyatının ardına saklanmazlar. Acıdan beslenmezler… Acıyı - acıları hiçbirşeye konu ve bahane etmezler. Umutsuzluk edebiyatı yapmazlar. Sorunlarınaçözüm bulur yola öyle devam ederler… Bir de acıyı kazanca çevirenler var ki bu konuyu başka bir yazımda ele alacağım…Ne dersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız.
EvrenselHukuk: Madde 3: Yargı Birliği: İnsanlar arasında senin mahkemen-benim mahkemem, senin hâkimin- benim hâkimim, senin savcın- benim savcımanlayışına hizmet etmeyecek şekilde, herkes için aynı usul ve esaslarlayargılama yapan mahkemelerin politize olmadan aynı çatı altında toplanmasıdır.‘’Yargı Birliği‘’ ilkesi ‘’Eşitlik’’ ilkesinin bir sonucudur.