Edebiyatımızın renkli simalarından biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Cumhuriyet döneminin ilk öğretmenlerinden olup her ne kadar Yahya Kemal’in benle beraber artık şiir son bulmuştur, sen en iyisi roman yahut hikaye yaz, dese de “Bursa’da Zaman” şiiriyle büyük bir beğeni ve hayran kitlesi toplamıştır.
Şiirin yanı sıra hikâye, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi gibi birçok türe yönelen Tanpınar, "Yirmi Beş Senenin Mısraları" adı altında beş yazılık bir deneme serisi de yayımlamıştır. XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi adlı kitabı ise halen günümüzde birçok üniversitelerde ders kitabı olarak okutulmaktadır. Bu da kendisinin şairliğinin yanında edebiyatçı, deneme yazarı, tarihçi, siyasetçi ve akademisyen bir şahsiyet olduğunun apaçık göstergesidir.
Tanpınar, özellikle roman alanında çok sayıda eser vermemesine rağmen, ölümünden sonra yapıtlarının yayımlanmasının yanı sıra, hakkında kırka yakın inceleme kitabı çıkmış ve yeni Türk edebiyatının başlıca inceleme alanlarından biri haline gelmiştir. Tanpınar, çağdaşlaşma sürecinde bireyin, geleneksel kültürle modern kültür arasında sıkışması, yaşadığı çatışma, bunun toplum hayatına yansıması, bireyin iç dünyasındaki yansımalarını romanlarında işlemiştir.
İlk romanı Mahur Beste 1944'te Ülkü dergisinde tefrika edildi. Tanpınar'ın önemli çalışması Beş Şehir, 1946'da kitaplaştı. Huzur romanı 1948'de Cumhuriyet'te tefrika edildikten sonra büyük değişikliklerle kitap haline getirilip 1949'da yayımlandı. Sahnenin Dışındakiler adlı romanı 1950'de Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edildi. 1954 yılında Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanının Yeni İstanbul gazetesinde tefrikası yapıldı; 1955 yılında ise ikinci hikâye kitabı olan Yaz Yağmuru yayımlandı. 1957 ve 1958 yıllarında Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazılarına ağırlık verdi. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Euripides'ten "Alkestis" (Ankara 1943), "Elektra" (Ankara 1943) ve "Medeia" (Ankara 1943), 'tan da "Yunan Heykeli" (İstanbul 1945) tercümeleri de bulunmaktadır.
Özellikle “Huzur” romanıyla dikkatleri üzerine çeken Tanpınar, bu romanıyla adeta insanların bilinçaltına giriyor. Romanın kahramanı Mümtaz, annesi ve babasını erken yaşlarda kaybetmiş olmasının da etkileriyle bozulan manevi dünyasına bir "huzur" ve bir nizam aramaktadır. İhtiyaç duyduğu ve aradığı sevgiyi İhsan ve yengesi Macide’den fazlasıyla bulduğu halde mutlu olamamaktadır. Suat, Fahri ve Emma gibi sevgisiz kalmış, sevgilerinin yerine kötülük bencillik ve çıkarlarını koymuş insanların da tazyikiyle Mümtaz aradığı iç huzuru ve iç nizamı bir türlü kuramamaktadır. Ruhunda açılan yaraları iyileştirecek bir sevgi ve yakınlık peşindeki Mümtaz; Nuran, İhsan ve Macide’den gördüğü sevgiye rağmen huzuru tesis edemez. Nuran’da bütünleşen ve doyan iç huzuru Nuran’ın onu terk etmek zorunda kalması ile tam bir çıkmaza girer ve Mümtaz çıldırır. “Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir” . Romana hâkim olan esas tema Mümtaz'la Nuran’ın istemelerine rağmen çevrelerinden gelen kötü etkiler yüzünden birleşemeyişleridir. Roman İstanbul’u, İstanbullularla birlikte kişileştirerek anlatması bakımından dikkat çekmektedir.
Her karesiyle edebiyatı yaşayan, yaşatan ve sevdiren bu renkli şahsiyet, 24 Ocak 1962 tarihinde İstanbul’da gözlerini kapayıp ebedi yurda intikal etmiştir. Geride ise her daim kendisini gönüllerde yaşatacak eserlerini, gelecek nesillere armağan etmiştir.
Roman: Huzur (1949), Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1962), Sahnenin Dışındakiler (1973), Mahur Beste (1975), Aydaki Kadın (1987), Suat'ın Mektubu (2018, haz. Handan İnci)
Şiir: Şiirler (1961)
İnceleme: XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi (1949, 1966, 1967), Tevfik Fikret (1937)