Bugünkü yazımı Necip Fazılın bir sözü ile başlamak istedim… Malumunuz Necip Fazıl boş bir cümle sarf etmez… Bu nedenle tercihimi onun cümlesinden yana kullandım. Şimdi Gelelim asıl konumuz Futbol’a… Futbol Bir beceri oyunu olduğu gibi futbolun becerisi kadarda yorumlayıcısının da bir beceri sahibi olması gerek. Futbol adaletsiz bir oyun, iyi oynarsın kayıp edersin, kötü oynarsın kazanırsın. Futbol yorumculuğu, spor yorumculuğu da adaletsizliği aratmaz. Futbol nankör bir spor dalıdır, Adaleti aranmaz. Bir bakarsın zirvedesin bir bakarsın yerlerde… Yorumculukta aynı keza bir yazarsın zirvedesin bir bakarsın tanıyanın yok. Ben her zaman gördüğümü, bildiğimi yazmadan yana kullanırım kalemimi… Eskiler Bir Kitap yazabilmek için bir kütüphane kitap okumak şart demişler… Spor’u yazmak ve yorumlamak için futbol oynamış olmak, kesinlikle yeterli bir sebep değildir. Necip Fazıl Kısakürek ‘Arılar Bal yapar; ama balın tarifini yapamaz’ demiş... Çünkü Balın tarifini yapmak için ayrı bir eğitim alma mecburiyeti vardır. İnsanlar futbolu kabiliyetleri ile oynarlar, fakat onu yorumlayabilmeleri için çok geniş bir kelime dağırcığına ve bakış açısına sahip olmaları gerekir. Eğitimde sürecin alt basamakları ise, analiz, sentez ve değerlendirmedir. Futbolu yorumlamak için zihinsel sürecin en üst basamağı dediğimiz analiz, sentez ve değerlendirme becerileri için ciddi bir bilgi birikimine ve eğitime ihtiyaç vardır. Hayatında hiç kitap okumayan, kelime dağırcığında beş yüz kelime bile bulunmayan kişiliklerin, bir zaman içgüdüleri ile oynadıkları futbolu, şimdi zihinsel üst becerilerini kullanarak yorumlamada oldukça başarısız oldukları görülmektedir. Bu başarısızlığın perde arkası olarak ise kişiselleştirme yazılarla birilerini övgü ile yorumlamada kullanmada bizim değimimizle de yalakalık yapmada kullanırlar. Bir olayı aktarmak için fazla bir bilgiye ihtiyaç duyulmazken, onun hakkında mantıklı yorum yapıp herkese kabul edilen bir yargıya ulaşmak için sistematik bir eğitim birikimine ihtiyaç vardır. İnsanların fiziksel güçleri ile oynadıkları bir oyunu zihinsel beceri ile yorumlamaları imkansız olmaktadır. Ya-la-ka-lık yapanlar ise Övgü ile bahsettikleri kişiler tarafından üst düzey kişilik olarak değer kazanırken bildiğini yazanlar ise sıradan bir safta yer alıyor. Ben her zaman ve her yerde söylerim. Ya-la-ka olanlar her zaman kazanır diye… Doğruyu, kalemini satmayanlar ise her zaman öcü olarak görülmeye mahkum… Buradan bu tavrı sergileyen, ayrımcılığa yol açanlara tavsiyem; geçmişini unutanlar geleceğine ulaşamaz. Kalın Sağlıcakla…