Çırpınırdı Karadeniz
Bakıp Türk’ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem toprağına…
Gerek söz gerekse müzik anlamında kulaklarımızın aşina olduğu, Türk dünyası adına çok ama çok anlamlı bir eser. Bu dörtlükle başladım. Niyetim, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki var olan tarihi birlikteliği vurgulamaktan çok daha ötesi. Keza bu birlikteliğin, kardeşliğin hatırlatılmaya ihtiyacı zaten yok.
8 Kasım 2020 tarihi önemli bir tarih olarak kayıtlara geçti. Bu tarih Azerbaycan’ın İkinci Karabağ Savaş’ında kazandığı Şuşa’nın işgalden kurtuluş günüdür. Azerbaycan ordusu, 27 Eylül 2020’de Karabağ’ın Ermenistan İşgalinden kurtarılması için başlattığı operasyonlar 44 gün sürmüş ve neticesinde zaferle sonuçlanmıştı. Kısa bir süre önce Eylül ayı içerisinde gerçekleştirdiği 24 saat süren antiterör operasyonuyla Karabağ’daki Ermeni terör unsurlarını temizledi.
Şuşa önemli! Karabağ’ın kalbi olduğu gibi, Kafkasların sanat merkezidir. Aynı zamanda Çırpınırdı Karadeniz’in bestecisi Azerbaycan’ın en önemli sanatçılarından Uzeyir Hacıbeyli’nin memleketi.
Şiir, Osmanlının birinci dünya savaşına katılmasının etkisiyle Azerbaycan- Gence’de, Azerbaycan türkü şairi Ahmet Cevad (Ahmet Cevat) tarafından yazılmış. Şiir 1918 de, Nuri Paşa kumandasında Osmanlı askerlerinin, Bakü’nün Bolşevik ve Ermeni çetelerinin işgalinden kurtarılması adına yapmış oldukları fedakarlığa ve kahramanlığa ithafen Azerbaycanlı ünlü besteci ve fikir adamı, orkestra şefi, Uzeyir Hacıbeyov( Uzeyir Hacıbeyli) tarafından bestelenmiş. Eser aslında bir mahnı, türküdür.
Uzeyir Hacıbeyli, Azerbaycan halk edebiyatına ve müziğini klasik batı müziği ile harmanlayan isim olarak anılıyor. Sadece çırpınırdı karadeniz değil, Azerbaycan milli marşının da bestecisi. 18 Eylül 1885’te doğdu. İlk tahsilini medresede alarak iyi düzeyde Arapça ve Farsça öğrendi. Sonrasında Rus-Tatar mektebinde okudu. 1899 yılında başladığı Gürcistan’ın Gori kentindeki Öğretmen okulundan 1904 mezun olarak, Karabağ’ın Hadrut köyünde bir yıl öğretmenlik yaptı. 1905’te Bakü’ye gelerek hayatının sonuna kadar burada yaşadı.
Öğretmenlikten ilim ve fikir adamlığına doğru yol aldığı çalışma hayatının ilk yıllarında, bir taraftan çocuklar için hikaye ve ders kitapları tercüme etti. Diğer taraftan ise Rusça-Tatarca ve Tatarca-Rusça sözlüklerini hazırladı. Rus yazar Gogol’un Şinel/Kaput eserini Türkçeye çevirdi. Moskova ve Petersburg’ta müzik eğitimi aldı.
Sanat adamı ve yazarlığının yanı sıra gazetecilik yönü de bulunan Hacıbeyli Hayat, İrşat, Terakki ve Hakikat gazetelerinde tercümanlık, redaktörlük ve hiciv yazarlığı yaptı. Füyuzat, Yeni İkbal, Molla Nasreddin gibi Azerbaycan gazete ve dergilerde değişik rumuzlarda makaleler kaleme aldı.
Aynı zamanda Azerbaycan Milli Marşı’nın bestecisi olarak çok sayıda müzikal ve senfonik orkestra besteleri bulunan Azeri sanatçının Türk ve İslam dünyası adına “Doğu’nun ilk opera bestecisi” olarak iz bırakmış olması.
Modern Azerbaycan müziğinin öncüsü olarak 1908’de bestelediği “Leyla ile Mecnun” onun tarafından bestelenen ilk opera olma özelliğine sahip.
Henüz 12 yaşlarında Şuşa’da Fuzuli’nin “Leyla ile Mecnun” eserinden sahneye uyarlanan “ Mecnun, Leyla’nın mezarı başında” isimli müzikli kısa gösterinin korosunda yer alarak bundan çok etkilenmiş olması neticesinde, yıllar sonra leyla ile mecnun hikayesini opera sahnesine taşıyarak 1907’de “Leyla ile Mecnun” operasını yazdı.
Bir diğer dikkat çeken bestelediği opera, Köroğlu’dur. Hürriyet uğruna verilen mücadeleyi tasvir eden bu eser, Azerbaycan milli destanı niteliğindedir.
Bunlara ek olarak, Şeyh San’an, Şah Abbas, Aslı ile Kerem ve Hurşid-Banu operalarını da bestecisidir.
Hacıbeylinin doğum günü olan 18 Eylül, Azerbaycan’da müzik günü olarak kutlanıyor. O mahnı, o türkü şu sözlerle sona eriyor.
Kafkaslardan aşacağız
Türklüğe şan katacağız
Türk’ün şanlı bayrağını
Turan ele asacağız
Azerbaycan bayrağını
Karabağ’da asacağız.
Sağlıkla kalın…