Memleketin konuşulduğu hangi ortamda bulunsak, dışarıdan bir misafirimiz geldiğinde götürecek, gezdirecek bir yer bulamamaktan şikâyetçi oluruz. Tek bir dondurma veya biberle zevahiri kurtarmaya çalışırız. Turizm dergilerinde, TV programlarında cennet ülkemizin çeşitli köşelerinden kesitler yer aldığında, derin bir aahh çekeriz.. Niye memleketimizde bunlardan niye yok diye. Yok efendim, öyle ah vah etmeyelim. Çıkalım şöyle hafta sonlarında, memleketimizin güzelliklerini keşfedelim. Şifa turizmi olarak yıllardan bu yana memleketimizi temsil eden Ilıca ve Ekinözü içmelerini bir tarafa bırakıp, hemen tabir yerindeyse burnumuzun dibinde olan Başkonuş’a bir göz atalım. Daha önceki yıllarda, bir tek kar tanesinin düşmesi ile kapıları taa ilkbahara kadar kapanan Başkonuş yaylası,
Serdar Erdoğanyılmaz’la bir ivme ve kimlik kazandı. Çok kısa bir zaman diliminde sıfırdan zirveye çıkarak ulaştığınız Başkonuş yaylasında, çok ekonomik bir şekilde ister kendi pikniğinizi yapın, ister tamamen doğal ürünlerden, bizzat işletmeci tarafından hazırlatılmış ürünlerle kendinizi bir günlüğüne ödüllendirin. Eğer yer bulabilirseniz, hafta sonu da konaklayın. İşte filmlerde gördüğünüz, TV programlarında bakarak iç çektiğiniz bungalov tipi evlerde hemen yer bulabilmeniz birkaç gün önceden mümkün değil. Götürün çocuklarınızı tamamen güvenli bir ortamda, kış mevsiminde kar’la, yazın toprakla çiçekle haşir neşir olsun. Gönül rahatlığı ile şehir dışından gelen misafirlerinizi götürün. Eminim, misafirleriniz daha sonra sizden habersiz tekrar gelmenin hesabını yapacaklardır. Memleketimizde gezecek yer yok demeyin, bizden önce komşu iller Başkonuş’u çoktaan keşfetmişler.. Özellikle hafta sonu gidin Başkonuş girişine, giriş yapan araç plakalarına bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Başkonuş memleketimizin yükselen değeridir, mız mız’lanmayalım, sahip çıkalım..