Ben gençliğim… Beni anla! Ben siz büyüklerimin istediği formatta olamam. Çünkü ben siz değilim. Benim çağım başka!
Ben sizden sonra gelen kuşağım… Sizin gibi düşünemem… Benim bana ait düşüncelerim ve fikirlerim var! Açıkçası sayın büyüğüm bu sözlerim sana… Senin karakterin benim karakterim değil! Ben senden farklıyım. Aslına bakarsan işin gerçeği
‘’Hatırla! Sen de kendi büyüklerinden farklıydın!’’ Senin bir kopyan olma mı istiyorsun? Kendi kişiliğimden vazgeçip senin kişiliğine bürünmemi istiyorsun? Zaten senden bir tane var! İkinci seni neden istiyorsun ki? Beni bana neden bırakmıyorsun? Neden her şeyimi eleştiriyorsun? Kılığım kıyafetim neden gözüne bu kadar batıyor? Kişisel görüntüm seni neden bu kadar ilgilendiriyor? Her davranışım senin istediğin gibi olmak zorunda mı? Emir kipi ile konuşmak zorunda mısın? Oğlum bir bardak su ver demek seni çok mu mutlu ediyor? Böyle konuşunca daha mı önemli daha mı otoriter hissediyorsun kendini? Kızım bir bardak su verebilir misin lütfen? Demek! Çok mu zor! Buyurgan olmak seni daha mı sözü dinlenir yapacak? Böyle davranınca sözünü daha mı çok dinleyeceğimi düşünüyorsun? Anlayışlı olmak senin için ne ifade ediyor? Müzik dinlemem seni neden rahatsız ediyor? Sen hiç müzik dinlemedin mi? Arkadaşlarımla bir araya gelmem seni neden endişelendiriyor? Senin hiç arkadaşın olmadı mı? Tek başına mı büyüdün bu dünya da? Durmadan doğru olmamı söylemek doğru bir yaklaşım mı?
‘’Doğru ol’’ denilince insanların doğru olacağına dair, kesin bir kanıtın var mı? Bu sözün söylenmesi neticesinde ortaya çıkan istatistikî sonuç ne? Şayet temel değerleri bana küçüklüğümden itibaren öğrettiysen, sorun yok! Senin hayal ettiğin bir evlat modeli olmak zorunda mıyım? Benim hayalim senin hayalinin benzeri olabilir mi? Benim kendime ait hayallerim olamaz mı? Senin hayallerini gerçekleştirmek gibi bir mecburiyetim mi var? Sen kendine güveniyor musun? Güveniyorsan o zaman mesele yok! Bana da güven! ‘’
Beni sevdiğini söylüyorsun! Başımı okşuyorsun? Onu geç! Çünkü hayvanların da başı okşanır! Fazlasını yapman gerekiyor.’’ Başka ne yapıyorsun? Benimle saçma sapan bir şeylere gülüp, zekâsız bu çocuk demeden, küçümsemeden, alay etmeden, benimle birlikte kahkaha attın mı hiç? Önemli- önemsiz her hangi bir konuda, beni kaâle alıp sohbet ettin mi hiç? Her an benden beklediğin o mükemmel saygıyı bana duydun mu hiç? Hafızanda çizdiğin kendi hayat modelinden başka, Allah aşkına benim için ne düşündün? Benim için ne yaptın, emek verdin mi
SEN? Beni pamuklar içinde büyütmeye çalışma… İlk esen rüzgârda dallarım kırılır. Yeşeremem!!! Beni ezerek, yok sayarak büyütmeye çalışma! Nasıl baş ederim sonra bu hayatla! Realist olalım. Korkmuyorum mu sanıyorsun? Dışarıda kıran - kırana mücadele eden iyi-kötü milyarlarca insan var! Güçlü olmak zorunda olduğumu bilmiyorum mu sanıyorsun? Biliyorum! Farkındayım!
Beni anla! Ben gençliğim! Senin geçtiğin yollardan, senin edindiğin tecrübelerden, senin yaşadığın iyiliklerden- kötülüklerden, senin hissettiğin acılardan -neşelerden, mutluluklardan, senin yürüdüğün karlı- güneşli o berbat veya güzel yollardan yürümeden, senin de baktığın bu dünyanın acımasız penceresinden bakmadan ve yaşamadan ben seni anlayamam. Bunca hayat tecrüben var! Ön yargılarını kır!
Bari ne demek istediğimi sen anla! Son söz Yukarıda yazmış olduğum sitem içeren birçok soru genç neslin ebebeynler için düşündüğü ve sorduğu sorular… Bu yazıyı özellikle kaleme almak istedim.
‘’Genç nesilleri çağın getirdiği olumlu ve olumsuzluklara karşı dirayetli bir şekilde hayata hazırlamak ve onları anlamaya çalışmak büyüklerin sorumluluğundadır’’ diye düşünüyorum.
Kapsamlı bir yorumu ve bu sorulara verilecek cevapları ailelere bırakıyorum… Ne dersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız. Semra Üstündağ