Hani derler ya evdeki hesap çarşıya uymuyor diye… Sezon başı play-off, şampiyonluk hesapları yapanlar, mali bütçeyi korumaya çalışıp ligde kalmayı düşünenler şimdi ligde kalma telaşı ile uğraşıyorlar. Can derdi bir başkadır, uymayan hesabın ağır faturası… Tabi hesaplar başkaydı her şey tepe taklak oldu ama halen yok olmadı. Sahiplenilirse ayakta kalacak, elinden tutulursa yüzü gülecek. Tabi az zaman, zor zaman Şehrin takımları için… Bununla beraber istifalar, hoca ayrılıkları, hoca değişiklikleri peşinden geldi… Tabi her şeyin hayırlısı beklide hayırlısı da buydu… Giden gitti, Olan oldu, ölüm değil ya sonu… Bu saatten sonra önümüze bakmamız gerekir. Maddi sıkıntılar had safhada… Tüm bunlara hiçbir şekilde takılmadan önümüze bakıp bu girdaptan çıkmalıyız. Bunu başarabiliriz, Önce kulübümüze sonra mevcut kadromuza güvenmeliyiz. Oyuncularımızın verimini artırmak için çaba sarf etmeliyiz. Boşluk oluşturmamalıyız. Bekle gör taktiğinin bugüne kadar işe yaramadığı, şehrin havasını teneffüs etme taktiğinin fayda getirmediği görülmeli. Bir an önce karar verilmeli… Yeter ki biz büyüklüğümüzün farkında olalım. Çok para ister, ön yargısıyla çekingen davranmayalım. Markamızın gücünün bilincinde olalım. Burada paradan daha önemli kıstaslar var. Mevcut kadroyu en üst düzeyde kullanabilmek. Eksik gibi görülen mevkilere takım içerisinden alternatifler oluşturabilmek. Kaybolan sinerjiyi tekrar oluşturabilmek. Parçalı görüntüyü tekrar birleştirebilmek. Asıl olan tüm bunları yapabilecek ismi, doğru ismi bulabilmek. Bizler her ‘düştüğümüz yerden kalkmayı biliriz’ dediğimizde, mutlaka dengemizi bozacak bir uygulamayla karşı karşıya kalıyoruz. Belli ki yerde kalmamız birilerini oldukça çok mutlu ediyor. Bizler Kahramanmaraşlı olduğumuz için ve bu kulübün zarar görmemesi için göğsünüzde taşıdığınız armanın uğruna sizlerleyiz, Sizlerle olmak zorunda olduğumuzun kanaatindeyiz… Tıpkı İzzet Kazancı gibi… Unutmayalım ki bir Sevdadır Kahramanmaraşspor, bir aşktır. İstifalar takımı yıpratmamalı… Fırtına ise ateşle oynamaya devam ediyor. Ateş hattında can derdinde, tıpkı geçen sezonki Kahramanmaraşspor gibi… Kahramanmaraş futbolu anlamında gerileme dönemi yaşıyoruz. Tesis bol başarı az… Önceden tesis az başarı çoktu. Şimdi ise tam tersi… Başarısızlığı da kabullenmek lazım artık. Şehirde heves, atmosfer yok olmak üzere… Taraftar Profesyoneli bıraktı Amatör futbola dönüş yapmaya başladı. Özellikle Dumlupınarspor, Fidanspor atmosferi oluşturulmaya başlandı. Tabi orada heyecan var, orada başarı var. Şehir halkı başarıya endeksli, başarı nerede taraftar orada… Kimileri sevdasını içine gömer kimileri ise kendini avutmak için savaşır… Son zamanlarda yaşanan olaylarda Amatörü derinden kamçılamaya başladı… Saha olayları, Tribün olayları, Hakem olayları gibi çeşitli senaryolar… Burada kim haklı kim haksızı tartışmayacağım… Mağdur olanlar var, olmayıp oradan pay çıkaranlar var. Kimi ağır ceza aldı, kimi ligden düştü, kimi itirazlarla savaştı ve savaşmaya devam ediyor. Hatta olayların bazıları yerel basından çıktı ulusal basına bile taşındı. Her neyse onu zaman gösterecek, kim haklı kim haksız… Önümüzde önemli karşılaşmalar var hem amatör hem profesyonel… Amatörde play-off heyecanı ve BAL hasreti, Profesyonelde ise düşme korkusu ve çetin geçecek maçlar. Yani kısacası takımlarımızın her maçı ayrı ayrı bir final… Profesyonel açıdan Umarım hak eden ligde kalır, amatör açıdan hak eden BAL’a çıkar. Geçen yazımda Üstad Necip Fazıl’ın bir sözü ile başladığım yazımda “Arılar BAL yapar ama BAL’ın tarifini yapamaz” demiştim. Bu yazımda kim arı, kim usta, tartışması ile çok konuşulmuştu. ve herkes tavuk mu, yumurtadan, yumurtamı tavuktan çıkar misali kara kara düşüncelere sevk edilmişti. Bence biran önce kim usta, kim çırak meselesini bırakıp var olan değerlerimize sahip çıkmalıyız. Hani derler ya Taraftar olmazsa takım olmaz diye… Takım olmazsa da taraftar olmaz… Bu nedenle daha çok sahiplenelim ki hem taraftar olsun, hep takım… Kalın Sağlıcakla…