Daha öncede yazmıştım; Futbol ciddi bir iştir diye… Seveni o kadar çoktur ki… Aynı oranda büyük profesyonellik gerektirir. Ciddi çalışmalar gerektirir, başarılı olmak için. Futbolun yaşaması için de aynı ciddiyette paralar döner. Bazıları büyük paralar kazanırken herkes aynı görüşü paylaşır: Futbol yaşamalıdır… Futbolun yaşaması için temel ise sevenidir. Seveni arttıkça futbol dünyası büyür, gelişir… İşin ilginci, futboldan bazıları büyük paralar kazanırken sevenleri sadece sevgilerini verir… Karşılığında mutluluktan ötesi yoktur… Gerçek futbol sevdalısının tek amacıdır takımının başarısı… Ciddiyet kadar saygı da futbolun esaslarındandır… Sevgi, insanın başka bir insana ya da varlığa duyduğu en yüce hislerden biridir. Sevginin yüzlerce tanımı yapılabilir. Bazıları için dünyanın varoluş sebebi, bazıları içinse hayatın tadı tuzu, kimileri içinse varlık sebebimizdir. Sevgi ve “aşk” birbirine karıştırılan iki duygu olmuştur. Aşk, çoğu zaman saplantılı bir duyguyu ifade ederken sevgi daha daha gerçekçi bir duygudur. Aşk ve sevgi kutsaldır. Sevgi çok geniş ve anlamlıdır. Sevgi aileden başlar genişler ve yaşam içinde büyür yayılır. Anne sevgisi, baba sevgisi, arkadaş sevgisi renk sevgisi ve takım sevgisi. Sevginin değerini bilmek en önemli erdemliktir. Değerlerimizin, ahlakımızın, kurallarımızın ve kişiliğimize şekil veren diğer özelliklerimizin her an zorlandığı ve sorgulandığı bir ortamda yaşıyoruz. Her işimiz ya kendimize ya başkasına kusur dağıtmakla geçiyor, hem de yaya geçidinden geçmek gibi basit ve kurallı bir şeyi yaparken dahi. Hepimiz haklarımıza saygı duyulmasını istiyor, karşımızdakinin bize verdiği zarardan yakınıyor, doğrusunun bizim bildiğimiz gibi olduğunu savunuyoruz. Ama günlük hayatımızda bir değişiklik olmuyor, başkalarının ne kıstasa göre aldığı belli olmayan kararlarla bir o yana bir bu yana sürükleniyoruz. Futbolu ne kadar sevdiğimiz ortada. Hayatımızın her anında onunla iç içe yaşayıp, haftalık programımızı ona göre yapıyoruz. Kısacası Futbolla yatıp, futbolla kalkıyoruz. Ama yetmez, daha da fazlası lazım. Bizim futbola ihtiyacımız var hem de mümkün olan en çok miktar ve en yoğun şekilde, kazanmak istiyoruz. Futbol buna araç ve hastalığımıza ilacı gibi olmaya başladı. Futbol sporunun ülkemizde, insanlar üzerindeki etkisi herkesçe malumdur. İnsanların hayatına bu kadar çok girmiş başka bir olgu yoktur belki de. Günlerce futbolla yatılır, futbol ile kalkılır. Bu futbol “sevgisi, takım aşkıdır. Futbol, geçmişten bu güne ve de gelecekteki günlere damgasını vurmuş ve her zaman da vurmaya devam edecek bir spor dalı ve aynı zamanda da en büyük ticari rant alanıdır. Futbol, oynandığı her kategoride, ister amatör ister profesyonel olsun sürekli taraftar kitlesinin bulunduğu bir spor dalı olmuştur. Çünkü, izleyicinin ilgisini çekmesi adına en büyük yatırımlar bu alana yapılmaktadır. Görsel ve yazılı medyanın gündeminde hep futbol en öncelikli spordur. Yeni yetişen her çocuğun kucağında mutlaka futbol topu görürüz. Voleybol topu, basketbol topu, boks eldiveni, golf sopası ve buna benzer daha birçok spor branşının simgesi malzemeler hiç bir zaman hedef ve amaç haline gelmemiştir. Çok eski yıllarda Futbol, halkın her kesiminden insanın yapabileceği, seyredebileceği bir spor olarak ilgi duyulup, daha çok sevilen bir spor dalı olsa da, yıllar geçtikçe dünyada daha çok reklamı yapılan ve desteklenen, hatta son yıllarda tüm dünyada çok büyük bir sanayi haline geldi. Dünya futbolunda bugün dönen para belki de birçok sanayi dalında görülmesi imkansız rakamlarda. Artık görünen o ki futbol spordan çok, içinde çok büyük maddi kazançlar olan, çok büyük hatta dev bir sanayi gibi… Dünyada yapılmakta olan hangi spor dalı futbol kadar destekleniyor? Hangi spor dalında böylesine taraftar kitlesi oluşturulmuş? Hangi spor dalına yazılı ve görsel medya bu kadar yer verip destekliyor? Tekrar hatırlatmak isterim, dünyada hiçbir spor dalında bu kadar büyük para dönmüyor, hal böyle olunca da para Amatöre kadar iniyor. TFF ve TASK’ın amatöre yüklenişi farklı… Lige katılım bedelleri, antrenör masrafları, tarnsfer masrafları, Federasyon aydatları hariç… Amatöre para girince herkes amatör de para var sanıyor. Unutuluyor amatörün sevgi, Gönül işi olduğu… Bu aslında amatörü yok eden bir unsur olarak görünüyor. Maalesef geldiğimiz noktada amatör futbolun bittiğini görüyorum. Futbolcu yok, yönetici yok, 2 tane iyi adamı olan takım başarılı oluyor. Paran yoksa Süper Amatör Ligde de aynı, 2.Amatör Ligde aynı… Bence Amatör’de de Profesyonel’de de Futbol her anlamda geri gidiyor. Bir çatlak var, o giderilemedi ve giderilmeyecek gibi… Amatör ruh kalmamış, amatöre para saçanlar parası kadar konuşur hale gelmiş, parası olmayanlar ise futbolcu bulmakta zorlanmaya başlıyor… Önceden Saha ve tesis en büyük sorundu, Şimdi ise en büyük sorun Para… 13-15 yaşındaki çocuğu sokaktan getir 2 maça çıkar, hafif üzerine düş, 2-3 gol atsın bak onun ardı kaç para istiyor oynamak için… Adam 2 gol atınca kendisini ‘messi’ zannediyor malesef… Bilmiyor ki amatör futbol gönül işi, aşk işi… O da kendince haklı para almak varken neden boşa koşsun… Tabi bunun suçlusu o gencecik çocuk değil, o durumun suçlusu futbol yöneticileri… Şuanda amatör’de bile maç başılar, transferler ve vaad edilen paralar futbolu, futbolcuyu çok etkiliyor. Bu sadece Kahramanmaraş’ta değil, her ilde aynı… Futbolun çoktan cırtı çıkmışta ben yeni farkına varmışım. Belki başıma gelmese varmayacaktım hala… Kalın Sağlıcakla…