Hayat nizamını sadece dünyayaayarlı,    dünya eksenli yaşayan bir insanveya toplum,   bazen olur ki dünyayı kazanamadığıgibi,   ebedi olan ahiret hayatını da kaybedebilir.  Elbette dünyadan nasibimizi olabildiğincealmaya çalışmak elzemdir,  önemlidir.  Ama onun hesabı ile yatıpkalkmak hiçte uygun bir hayat biçimi değildir. Burasının bir sınama,  imtihanyeri olduğu hiç unutulmamalıdır.  Müslümanher daim Allah ile dostça yaşamak zorundadır. Çünkü o dost ise her şey dosttur. O bize dost olduktan sonra bütün dünya düşman olsa beş para etmez.  Dünya nizamı onun dostluğu üzerine devametmektedir.  Ona düşman vaziyeti alan bilsinki,   bütün alem de kendisine dostdeğildir.  Mülk    suresinde  Halık-ı    Kerim ;  Küfür   ehl-i    için, inkar    da   ve küfürde    devam    edenler  için,  “ Cehennem    öyle öfkeleniyor  ki,  öfkesinden  patlayacak     duruma  geliyor” diye  ifade  etmektedir. Bastığı    toprak  ondan   rahatsız  oluyor.  Hani derler  ya;   toprak   kabul  etmemiş, işte  öyle insanı  toprak    bile sevmiyor. Bediüzzaman   o  tip,  dünya     perest (  her şeyi   dünya  olan)  insanlar    için;  “ Ey  dünyaperest   insan !   Çok   geniş  olarak düşündüğün    şu  dünya, dar  bir  kabir  hükmündedir.  Fakat  o  dar  bir kabir gibi   olan dünyanın   duvarları camdan    olduğu  için bir  biri  içinde yansıma  yaparak   göz görünceye  kadar  genişliyor. Kabir  gibi dar  iken, bir  şehir kadar geniş   görünüyor.  Çünkü   o  dünyanın  sağ   duvarı  olan  geçmiş zaman  ve  sol duvarı  olan    gelecek zaman   ikisi de  şu an  yok  hükmünde olup,  bir  biri içine  girip ,    hazır zamanın    kanatlarını  açıp , kısa  dar  olan zamanı     geniş  gibi gösterirler.   Hakikat  ayale karışır,   sen  o yok  hükmünde  olan dünyayı     gerçek   zannedersin.   Gerçekte dar  olan  o dünya  senin  hayalinle  geniş    gibi görünür.  Ne zaman  ki  başına  bir  musibet, bir  sıkıntı    geldiğinde  geniş  sandığın   o dünyanın    çok  dar olduğunu   göreceksin. Bir  kımıldansan,  başını  sağdaki   ve soldaki  duvarlara   çarptığını   göreceksin.  O  zaman görürsün  ki,  o geniş     sandığın  dünyan, kabirden  daha  dar, köprüden  daha  müsaadesiz, ömrü yün  berkten   daha   çabuk,  hayatının    ırmaktan  daha   süratli   aktığını   göreceksin.”    Diye    ifade etmektedir.  Bilhassa   hayatını   zevk’ü   safa içirişinde  geçiren,

bir  hastalık veya    bir  sıkıntıya    düştüğünde,  bir  anda   ölüm aklına  gelince,   oflamaya, puflamaya    başlar,  dünyanın  o  kadarda    geniş olmadığını  anlar    ama belki  de  iş işten    geçmiş    ola bilir.  Hayat     sermayen   henüz  elinde    iken, o sermayeyi    yerinde  kullan ki,   hem  dünyada, hem    öbür alam  de    elin boş   kalmayasın.  Dünya mal  ve  serveti  O   pazarda    geçerli bir  meta (  mal,mülk )  olmaycaktır.  Orada   kendini  iflas etmiş,  eli  boş    görünce;  “keşke  bende   hayvan  olup   da toprak  olsaydım,”    demiyesin.  Sakın  deme !   Bende    herkes gibi  etrafıma  bakıp   onlar  gibi  yaşamaya   çalışıyorum.   Herkes  sana    kabir  kapısına  kadar   arkadaşlık    yapar,  ondan sonra    Allah’la    baş başa   kalırsın.  Orada   yalnız  ve  dostsuz   kalmamak   için,  Burada   dostun    yolundan    ayrılmamaya     çaba göster.   O   alamin  anahtarı,  Allah-ı    tanımak ( marife  tullah)  ve Allah’ın   birliğini  ifade eden   “   La ilahe   illallah “   kelimesi  ile  kalbi  söylettirmek    ve  ruhu  işlettirmekle     mümkündür.

Kainat’ın      sahip ve  yaratıcısına     emanet olun.