Yangın evi çepeçevre sarmış çocuk içeride mahsur kalmıştı. Tam o sırada bir itfaiye eri çıkıyor. Kırıveriyor kapıyı ve dalıyor içeri…

Alevlerin ortasında çırpınan çocuğu kucakladığı gibi dışarı çıkarıp ambulansta bekleyen sağlık görevlilerine teslim ediyor. O sırada olayı izleyip haber yapmaya çalışan muhabirler kahramanın yanına koşuyor.
“Adınız ne? Hiç olmazsa adınızı söyleyin” derler.
Kahramanın cevabı İbret-i Alem niteliğinde, örnek alınası türden.
“Ne yapacaksınız adımı? Adım itfaiyeci. Öyle yazın…”
Bu hadiseyi birkaç yıl önce ekranlardan izlemiş, duymuştuk.
İtfaiyecilerin, ormanda alevlerin ortasında kaldıkları da oluyor, deprem bölgelerinde günlerce uyku uyumadan çalıştıkları da…
Dumana boğulmuş binalara içeride sıkışıp kalan canları kurtarabilmek için korkusuzca dalıyorlar. Bizlerin uzaktan izlediğimiz yangınlarda canını ortaya koyarak koşan birileri var. Onlar kahraman itfaiyeciler…
Sadece yangında değil! deprem, sel, trafik kazaları gibi teknik kurtarma gerektiren tüm olaylarda da itfaiyeciler oradadır.
Ne zaman bir afetle, karşılaşsak önce itfaiye aracının siren sesini duyup umutlanıyor, sonra bize uzanan elle hayat tutunuyoruz. Değil mi?  
6 Şubat günü yaşanan asrın felaketinde Kahramanmaraş itfaiye ekipleri depremin ilk günlerinde 100 kadar personel ve kısıtlı imkanlarla enkazdan 706 kişiyi sağ olarak kurtardı.
Alevlere karşı cesaretlerinin yanında, enkazdan kurtardığı yaşlı adamın yalın ayak olduğunu görünce kendi botlarını verecek kadar fedakarlar…
Yaşlı adam kahraman itfaiye erine ‘sen ne yapacaksın’ diye sorduğunda aldığı cevap aynen şu şekildeydi. SEN BİZİ DÜŞÜNME! biz giyeriz bir şey…
Tüm dünya asrın felaketinde enkaz altında sağ çıkacak bir nefes için dua ederken, enkaz altındaki Elif ‘ne zaman bitecek?’ diye sormuştu, kendisini kurtarmaya çabalayan itfaiye erine…  
Yüreği büyük itfaiye eri, küçük Elif’e ‘Çok az kaldı. Kendinde biliyorsun 2 dakikadan az kaldı. Ama sen sabredeceksin. Çünkü buradaki en güçlü kişi sensin. Bizden daha güçlüsün’ sözleriyle güç- kuvvet olmuştu.
Kim bilir? bunun gibi daha nice cesaret ve fedakarlık örnekleri mevcuttur.
İtfaiye teşkilatının ülkemizde kuruluşu 15. Yüzyıla dayanmaktadır. Osmanlı padişahlarından üçüncü Murat, afet haline gelen yangınların önüne geçmek için 1579 yılında İstanbul kadısına bir ferman gönderir. Fermanla her evde bir büyük fıçı su, dam yüksekliğinde bir merdiven bulundurulmasını yangın çıkan yerlerde halkın kaçmayıp yangını söndürmeye çalışmasını, bütün hususların kontrol edilmesini, istemesi itfaiye tarihimizde yangınlara karşı alınan ilk yazılı tedbir ve düzen olarak kabul edilir.
Ülkemizde ilk yangın söndürme teşkilatı 1714 yılında kurulmuş olup, Cumhuriyet döneminde 25 Eylül 1923 tarihinde yangın söndürme faaliyetleri belediyelere verilmiştir. Bu nedenle Eylül ayının son haftası (25 Eylül-1 Ekim) “itfaiye haftası” olarak kutlanmaktadır.   
Kahramanmaraş İtfaiye Teşkilatı ise 1940 yılında 1 amir, 5 itfaiye eri, 2 emme basma tulumba ve 1 römork üzeri su motopompu ile kurulmuştur. 1952 yılına gelindiğinde bir itfaiye arazözü alınarak teşkilat ilk arazözüne kavuşmuştur. Şehrin büyükşehir statüsüne geçmesiyle 11 ilçede -2021 tarihli veriye göre- 26 istasyonda, 85 araç, 416 personel ile hizmet vermektedir.
Kahramanmaraş’ta itfaiye teşkilatının ilk yeri Kahramanmaraş Kalesi civarıdır. Daha sonra Çarşıbaşı’na taşınmıştır. Bir süre sonra da Şeyhadil Caddesine taşınarak uzunca bir süre burada hizmet vermiştir. 2013 yılında ise şu anki adresine taşınmıştır.
Son olarak, İtfaiyeciler Haftası, itfaiyecilere verdiğimiz önemi ve hak ettikleri saygıyı gösterme ve yangın güvenliği bilincini arttırmak için önemli zaman dilimidir.
Unutmayalım! Onlar bir sinema perdesinin hayal kahramanı değil, onlar gerçek hayatımızın süper kahramanları,
Can pahasına, can kurtaran tüm itfaiyecilerimizin İtfaiyecilik Haftası kutlu olsun…